Bilişim ve Gelişimde Türkçe Ne kadar T ...

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Bilişim ve Gelişimde Türkçe Ne kadar Türkçe

Dil: Sosyalleşmenin,gelişimin,evrenselleşmenin,teknik ilerleyişin çeşnisidir.Türkçe bu çeşniye ne kadar yakın? Berlitz, Türkçeden bahsederken: "İstanbul'dan Pekin'e kervan yollarından yalnız Türkçe konuşarak yolculuk yapılabilmesi, uzun zaman aksiyon gibi kabul edilmiş bir gerçektir." [Berlitz, 1982,)
Türkçe konuşulan bu kültürel coğrafyada gelişim,bilişim,psiko-sosyal kaynayışım ne kadar gelişmiş? Türkçe bir imparatorluk dili mi? Yoksa milliyetin dili mi? Yıllardır milliyetin dili olmaya çalışmış; ama sosyo-kültürel konumundan dolayı hiçbir zaman olamamıştır. Dilimiz kolaydır.Dilimiz anlaşılır.Dilimiz artık başkalaşımın çeşnisidir.Çok çeşitliliğin dilidir. Bu konuda Negroponte: "İngilizce en güç olanlardandır; … Türkçe gibi başka diller çok daha kolaydır. Dolayısıyla sözcük düzeyinde, bilgisayarla konuşma sentezi yapacaklar için Türkçe rüyalarının gerçekleşmesidir." [Negroponte, 1995, s. 145].

Türkçenin anlaşırlığı ve kolay öğreticiliği sevindiricidir; ancak Türkçeyi ne kadar uluslararası sevdirdik?

Türkçe bu yeni gelişimlere ne kadar hazır? Ya da Türk Dil Kurumu dili ne kadar temsil ediyor? Dil demek,Türk Dil Kurumu demek mi? Bence bu çok yanlıştır.Bir dilin geleceğini bir grup tayin edemez.Türk Dil Kurumu sadece dili denetlemeli.Evrenselliğin bile yetersiz kaldığı bu gelişim çağında milliyetin dilinden çok imparatorluk dilini savunmakta yarar vardır.

Başka dilden gelen evrensel ve bilimsel sözcükleri yerine Türkçesini kullansalar hiçbir yanlış olmayacak. Bu tür özenti kaynaklı yanlışlar Türkçe ve başka dillerde yanlış bilgi aktarımına kadar geldi. Türkçeye özen göstermek bence Türkçeyi daha evrensel kılmaktır.
Bazı kelimelerin armonisinde evrensellik var.Bu kelimelere Türkçe kelime bulmak yerine onları Türkçeleştirmektir.Tüm dünyada computör kullanılırken biz bilgisayarı kullanıyoruz. "taxi, "fax,"ON-LİNE,lüx",yani bunları Türkçeleşetirip evrensel bir ileti sağlamak Türkçeye zarar mı verir.
Selçuk [Tüzcet, 2002, s. 154-155]:
Tüzcet'in [2002] kitabındaki İlhan Selçuk'tan yapılmış bir seçmeden alınan aşağıdaki bölüm konunun nedenlerine ışık tutmakta:
"Peki, bugün Türkçenin içine düştüğü durum nedir? Herkesi tedirgin eden yozlaşma nereden kaynaklanıyor? ...
Çok açık:...
'Ulusal devlet'i çürütüp yok etmek isteyen akımlar öylesine güçlendi ki 'ulusal para' ya da 'ulusal bağımsızlık' gibi 'ulusal dil'i de dışlayan anlayışın siyaseti, toplumda egemenleşiyor. Bu anlayışın hayata yansıması, sonunda herkesi tedirgin edecek bir çarpıcılığa ulaştı.
Öyleyse iyi bir noktaya ulaştık; nerede bir tepki varsa, orada umut vardır."
Şimdi İlhan Selçuk mu haklı ben mi? Dilin yozlaşması böyle mi olur? Dil evrenselliği bu mu? Türkçe imparatorluk dilidir. Kendi bünyesine giren kelimelere millileştirerek gelişmesine devam etmelidir. Türkçede yaklaşık altmış bin kelime var. Bunların 15 bini yabancı kökenlidir. Kültürel mozaiğin geçiş ve çöküs coğrafyasında yer alıyoruz. Evrensel kelimeleri olduğu gibi kabul etmekte fayda vardır. Bütün dünya bilgisayara Computer derken biz çok iyi,çok uydu diyerek “bilgisayarı “kullanmışız. Fax kelimesi öz Türkçe gibi kullanılmaya başlandığı zamanda kalkıp “belgegeçeri” türetmek ne kadar mantıklı? Türkçeyle neden bu kadar oynuyoruz. Dil milliyetçiliğiyle mi yerel şovenizmle mi dili kurtaracağız?

"Önce ekmekler bozuldu" diye başlar, Oktay Akbal'ın aynı adlı kitabı; ve "sonra herşey" diye devam eder [Akbal, 1984]. Türkçede de önce bazı harflerimiz darbe aldı: taksiler "taxi" oldu, sonra fakslar "fax," sonra ğ'lerin üstüne İspanyolcanın tildesi "~" getirildi ve bazı harfler İngilizce olarak okunmaya başlandı; sonra dilimize olan oldu, bilgisayar terimi göz ardı edilip "kompüterlerde" "program (çalıştırılmaya değil) koşturulmaya" başlandı, İnternet adresi verirken nokta denemez olundu. Türkçe konuşma ve yazı dilindeki yanlışlar ve dile özensizlik ciltlerle kitaba konu oldu [Aksoy, 1980, 1990; Ateş, 2000; Güneyçal, 2002; Hepçilingirler, 1997, 1999; Kongar, 1999, 2003; Tezeren, 2000; Tüzcet, 2002 ].
Bazıları lüksü "lüx" yaparak hiçbir dilde olmayan sözcük türettiler; benzer şekilde "çevrimiçi" demeyenler "ON-LİNE" yazarak İngilizcede olmayan İ harfini kullanmaya başladılar; "burası salon salamanje" (Fransızcası, salle à manger - yemek odası) , şurası yemek odası deyişi epeydir dilimize girmişti. Başka dilden sözcük kullanmak yerine Türkçesini kullansalar hiçbir yanlış olmayacak. Şimdi bunları yapan yeni nesli dışlayarak mı Türkçeyi geliştireceğiz. Dilimiz imparatorluk dili. Hızlı gelişen kültürel değişime ayak uydurmanın tek çaresi kimilerinin özenti olarak kabul ettiği bu tür kelimelere millileştirmektir

Dil:Düşünme, iletişim,gelişim ve değişimin aracı değil aynı zamanda kültürün aynasıdır.Kültürel değişimin çok hızlı yaşandığı bilgi çağında kalkıp yıllar sonra kullanılan yabancı kökenli bir kelime bulmak yerine; dile giren yabancı kökenli kelimeleri millileştirmektir. Zülfü Livanel’in dediği gibi:” Dünyanın en saygın kelimesi olan "entelektüel" kavramını "entel"e çeviren ve bütün düşünen insanları bar sarhoşları kategorisinde algılayan yalınkat kişiler” ile mi dil gelişecek? Hızlı gelişen bilişim ve kültürel göçün altında kalan toplumlar, azınlık ve ezilmişlik kimliklerine sığınmak zorunda.

“Dil geleceğimizdir. Geleceğimizin kirletilmesine, karartılmasına, yozlaştırılmasına izin vermeye hakkımız yoktur. Çünkü biz ödünç aldığımızda temizdi, aydınlıktı." Şimdi bu görüşü savunanlar çoğunluktadır. Dilin temizliği gelişim ve değişime ne kadar katkı eder. Dağ her zaman temizdir. Ama altında su var, deniz var, değişim var. Yapay bağnazlıkları bırakalım. Dil her şeydir. Dil güneştir. Güneş her yerde.Her ülkede kendince ışıklanır.

Fransa'daki gibi bir 'anadili koruma yasası' benzeri bir yasanın bizde de çıkması sağlanmalıdır görüşünü savunmak yerine dili imparatorluk çizgisine taşımak gerekir.

Sadeleştirmecilik/yalınlaştırmacılık, ılımlı Türkçeciliği; özleştirmecilik/Öz-Türkçecilik, gerçek, devrimci Türkçeciliği; tasviyecilik/arı Türkçecilik ise, aşırı Türkçeciliği, simgelemektedir". Şimdi yıllardı bu simgeler türedi. Dil ne kadar gelişti. Dil ne kadar yaygınlaştı? Sürekli simgesel ya da düşünsel dilcilik oynayacağız.

Patlamış mısır yerine popcorn, buzlu çay yerine ice tea, peynirli yerine çizi (İngilizcesi cheesy) , kule yerine tower, merkez yerine center denmesi, efendi ve Levent sözcüklerinin efendy ve L'event olarak yazılmaları, büyük alış-veriş merkezlerinin isimlerinin sistemli bir şekilde Türkçe olmaması, maksiyi maxi olarak yazmak ya da myCep gibi örnekler, terimlerin Türkçelerinin olmamasından kaynaklanmıyor.
Atom, elektron, proton, nötron, lazer, radar, radyo gibi pek çok terim Türkçeye kazandırdığımız bu sözcüklerle kazandıramadığımız yukarıdaki birçok sözcük yerine hepsini Türkçeye kazandırarak bilişim ve teknolojide ilerlemeliyiz. Sosyal çözülmenin hızlanışıyla birlikte dildeki bu değişime yozlaşma diyerek mi gelişeceğiz?

Bilişim,teknoloji,sosyal alanda karşılığı çok temellere dayanan kelimeler yerine dilin etiğine bağlı olarak onları Türkçeleştirmeliyiz.

Türkçe iyi sözlükler kullanabiliriz. İyi yazım kılavuzu kullanabiliriz. Bilişim terimlerini zenginleştirmeliyiz. Karşılıklar sözlükleri kullanabiliriz. Değişime,amaca yönelik başka öneriler / çözümler üretebiliriz. Dille ayrıntılı çalışmalar yapmalıyız. Bunu yapmadan yapay gündem ve yapmacık kelimelerle dili savunmak doğru değildir.

Avrupa birliği sürecinde: Bilişim dilimizin, kültür dilimizin,değişim dilimizin zengin bir Türkçe olmasını istiyorsak, şimdiden özenli bir Türkçe kullanmaya başlamalıyız. Kendimize duyduğum güven gibi, kendimizdeki değişim gibi dile de öyle yaklaşmalıyız.

Türkçeye sahip çıkanlar çoğalıyor; ancak nasıl sahiplenmek? Kim yanlış? Kim doğru?
Dil benlik gibidir.Dil vatan gibidir.Dil ana gibidir.Dil her şey gibidir.Dil evrenseldir.Dil özel değil evrenseldir.Türkçe imparatorluk dilidir. Türkçe ne kadar Türkçe? Temel sorun bu.
İmparatorluk ve evrensellik ekseninde öze yakın özümsemeye yakın; yeni,bilişime uygun,teknolojik yapıya uygun sosyal değişmeye ayak uyduran Türkçe umuduyla.

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 21.1.2013 22:58:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan