Sen ayrılık nedir bilir misin
Yaşadın mı o acıyı
Gidenin gözlerindeki hüznü
Kalbinin ta derinlerinde hissettin mi
Gidenin ardından dönüp bir daha bakar diye
Umutsuzca bekledin mi
Boynunu büküp o anda yaşadıklarını hayal ettin mi
Döneceği günü bilmeden
Hasretle günleri sayıp beklediğin oldu mu
Günler geceler boyu
Hayalinle yaşadın mı
Kaderine küsüp dünyaya isyan ettin mi hiç
Herkesten her şeyden kopup
İçki şişeleriyle dertleştin mi
O’nun hayaliyle sarhoş olup
Sonrada onsuz ayıldığın oldu mu
Sen yalnızlık nedir bilir misin
Yaşadın mı o kahreden duyguyu
Yalnızlığın acısı
Nereden geldiği belli olmayan
Kahpe bir kurşun gibi
Saplandı mı tam kalbinin ortasına
Yalnızlığın kollarında
Günler geceler boyu umutsuzca çırpındın mı hiç
Yalnızım işte
Zindan karası kahreden bir gecedeyim
Elimde sigaram masamda rakım
Aklımda yaşadığım hatıralarım
Bir de dilimden hiç düşürmediğim şarkım
Şimdi uzaklardasın
Evet şimdi uzaklardasın
Bu saatlerde sen ne yaparsın
Uyuyor musun
Yoksa sen de benim gibi
Başını ellerinin arasına alıp bir çıkar yol mu arıyorsun
Bırak her şeyi bir kenara
Derin bir duman çek sigarandan
Arkasından bir yudum rakı
Sonrada bas narayı of ulan of
Of ki ne of
Bütün duvarlar üzerime geliyor sanki
İçimde anlatılmaz bir sıkıntı
Yıkılın üzerime ey dört duvar
Yıkılın ki son bulsun bu kahreden yaşantı
Kayıt Tarihi : 3.4.2006 01:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

İyi ki o duvarların üstümüze yıkılmasını önleyen baharlar var.
Hayatımızda neden her bahar yeşeren gül dalları varken, kuru ağaç dalına tutunalım ki ?
Bence değmeyene değer vermemek lazımmış.
Dedim ya kırdım zincirlerimi...:)
Güzeldi...Saygılar.
Vurgun
Günlerce unutulmuş bir köşede ağlamaklı beklerken
Düşünmekmiş seni sevmek…
Kimselere söyleyemediğim sırrımla kavrulmak
Umarsızlığına kahrolmak, ektiğinde hüzünlere bürünmekmiş
İstediğin zaman vurduğun tokatın acısıyla sabahlamakmış seni sevmek
Aylarca arayıp sormayışında gözlerimde tutunduğum yaşlarımda
Neşemi, gülüşlerimi, yaşamayı kaybetmekmiş…
Dertlerimi duvarlara anlatmak, seni ararcasına ellerimle yastığı okşamakmış
Hiç kimselerde seni bulamamanın isyanıyla yanmak
Yandıkça aklıma yerleştirmekmiş seni sevmek
Sadakatsizliğine göz yumarak, belki sever umuduna sarılmakmış
Yalnızlığa alışmak, zamanla savaşmak, sabrı öğrenmekmiş
Yüreksizliğini tanımak için senden yanılmışım kelimesini duymakmış seni sevmek
Her gel deyişinde kutsal topraklara, hayat kevserine koşar gibi koşmak
İhmal edilecek kadar sevilmek, dudaklarına doyamamakmış
Sana karşı hiç bir şey hissetmiyorum deyişini unutmakmış seni sevmek
Saçlarımı okşamayışına, ellerimi tutmayışına aldırmamakmış
Hasretimde zekamın firar edişine kızmamak, urganı darağacında koparmakmış
Sana sırtımı dönememek, yüzüne kapıyı çarpamamakmış
Avuçlarımı göğe açarak ölümü dilemekmiş, candan vazgeçmek! …
Dualarla geçen gecelerde tek sığınağım Allaha yaklaşmakmış seni sevmek
Sitemlerimi başağrılarıma yığmak, kıskançlığımı yemekmiş
Uğramadığın zamanlarda sessiz sedasız salasız cenazeye dönmekmiş
Sesinle ürpermek yaşama dönmek demekmiş…
Suskunluğuna ihtimaller üretmek, acabalarla boğuşmakmış seni sevmek
Acaba döner mi? Acaba ötekilerden geçer mi? Acaba arar mı?
Acaba…acaba…acaba…Acaba gerçekten yalanmıydı ilk sevmeleri? ...
Uzlaşmakmış sadece senin için sevmek, gittiği yere kadar yürütmek…
Ve bir gün acabalardan uyanmakmış seni sevmek
Sevilmediğini sana anlatmak tek kurşunum, ben vurdum mu alnından vururum...
Acıların içinde seni görebilecek kadarmış seni sevmek
Seni hissetmemek ne güzel bir duyguymuş
Vuslatmış doğrusu, sana da sıradan birine gibi selam vermek
Sevmemekte haklıymışsın; sende yok o sevebilecek yürek…
Miyase Çavuşoğlu
TÜM YORUMLAR (1)