Hüzünlerin oyununda ürkek bir ceylan gibi her akışınla oynadın buzul kalmalarımda. Kin ve öç kokulu bir çiçeksin sen,açılmazsın aşk bahçelerimde.
Ben kuşkulara dolaşık yüreğimle ateşler taşıyorum
Arzu uzak kentlere, azaltılmış dilden uzak her sese uzak olmuşsun.
Ağlayan özlemler eşleğinde konçertolar ıssız bekleyiş mecrasına benimi çekiyor.Zamansız aşkları,zamlı kaçışları derdime yamalayıp sızıp gitmek.
Bıraktığın killerden ve kinlerden oluşan kumsalımda yaralı bir şekilde çırılçıplak güneşleniyorum. Beni beklemekten yorgun,susmuş acılar kış uykusunda. yok artık artıklanmış sevgi tufanlarımın esintisi.Derindir sensizliğimin sızısı. Sevi buruşmuş,tüm aynalarım kırık,sana baksam kendimi görmek için,gözlerimden başka senler göreceleniyor.Bu ben miyim?
O sen misin?
Bilirim buz dağıdır yüreğinin gidişe dönük yüzü. Uzun esti bu ara alizeler beni uçurdular ali sevmelere. Yüksek dağlardan engin düzlüklere bakınca gözü kararır ya,başı döner de seçemez ya nesneleri, ufuktaki çizgiyi… işte öyle bakar olduk,akar olduk, yakar olduk yakarışlarımızı Aradaki mesafeyi o kadar büyüttük ki, gözlerimiz özlerimizin uzak sevi imkansızlığında imlasız hevesler ekledi.
Bilirim vahadır yüreğinin bana dönük yüzü… Hızlı esen samyelleri dondurur dağı taşı, eskiyi, yeniyi, seni beni ve ikimizi, ayrı düştüğümüz her ana toz toprak şenlendirir. Fırsat vermemeliyiz esen her rüzgara,çakan her şimşeğe, sensizliğe şifrelenen gökkuaşğına. Sakinleşmeli öncelere,sonralara,anlara,şenlere, şunlara,bunlara ve sonlara.…
“Ben çekip giderim” demek marifet mi rüzgar gibi. Sen mi tornadoların daha yıkıcı vicdanlara.Kalıp mücadele ettin mi her duyuya,her seviye, her ana, sosyal bir melek olarak susadın mı sevaplara, susmalara, yeniden sevmelere….
Bilirim Antarktika’dır yüreğinin bana dönük yüzü… Nereye gitsem, ne yana çevirsem sana çevrik yüzümü Uzun bir özlem güneşine benzeyen gözlerin karşılıyor beni en istendik akışlarla
Şuracıkta olsan bir ömür sevecek kadar atılıyor umut anlarım. Sonra bensizliğe dağılmış bir gülümsemenin tadı karşılıyor beni.Efil efil saçlarına gezinen ellerim titrek istekler için tir titriyor.
Alışkanlık hastalığına yıpranmamış bütün özlemlerim ağlıyor alışamadığı sensizliğe.
Ve sen erken açmış kardelene hesap sorma imisin. Kardelen dört mevsim açsa da,sen her an açılmışsın, saçılmısın, ellerimde, gözlerimde,tenimde, sularımda, gözlerimde, ağlamalarında..Bilirim ki vakitsiz açar gönül bahçemizin çiçekleri. Tıpkı kardelen gibi. O da bilir oysa bahardır,aşka gelme veya aşktan gitme demidir.Oysa sen son uzun havanla,gitme havanla,ekmek, ayrılık bir de gitmenin son dördü beş geçesi…
Saat dördü beş geçiyor,sen gidiyorsun ruhumun can yıkan yıkıklarından…
Bilirim Antarktika’dır yüreğinin bana dönük yüzü… Hani düşer ya bir gün gönül, Yunus misali denize. Beni benden kurtaran asıl bene hani av olursun, hani tav olursun.İşte Sevgilim.,sen de olursun onun gerçek sahibi. Satmamalısın bu sevdamı su kırıkları panayırında öçler karşılığında balıkçılara.
Acıtır can kırıkları ,umut kırıkları balığı da balıkçıyı da beni de seni de her seveni de.
Sağanak bir anmaya tutulan özleri karşılıyor gökyüzünün senli gözü.Kendi sesime benzettiğim bir senli ses çağırır ve bağırır bana.Yeter gayrı bunu sevme,buna yazma, bunu anlatma,Yeter!
Duvar yazıları karşılıyor boydan boya seni yazan ve bana çağıran yüreğimin tahtından gitmenin bahtından senli yazılar çıkıyor yeter! !
Bilirim Antarktika’dır üreğinin bana dönük yüzü… Benden önce sen ısıtmalısın ısıtamadığım yüreğini. Doyumsuz bir hazın kaçkınıydım, sen varsan yeter misini özetini çıkarmadan başka sahillere kulaç atmanın bedelinde senden gitmenin ederiysem de.Bin sen yansısı her özlem ve haz satan sen değil bilesin.Kaçtıkça kovalanan, kovalandıkça kaçan “tazı tut” ve “tavşan kaç” misali gibi hislerime masal içte masal anlatan gitmenin kedisi ve kendisi Yeter! !
Giden de dönen de, dağılan da toplanan bekleyen, aklayan saklanan,suçlanan da aynı bütünün sadece cüzleri. Bu sırlı, bu sihirli, bu senli, bu benli bir o kadar da acılı,vedalı,tutkulu bulmacayı kim çözer.
Bilirim Antarktika’dır yüreğinin bana dönük yüzü…
Gerisi ise patlamaya hazır bir volkan,faylarında,senli yaylarından kendime bir yol seçtim.
Artık dönüş yokturlara susadım, su istemem sen üstüne açken
Kendini tüketen hiçliğin boşluğunda sana dair enkazları temizliyor vicdanım
kurban gibi teslim edeceğim haksız gidişlerini bir mutluluğa.
Bütün gidici şeylerden koleksiyon yapıyorum,senli her şeyden de çeşniler.
Tam unutmak üzereyim bölünüyor sevmelerim senli yaralarım.
Yeter diyorum,bu sendromun seromunu kalbinde çıkarmalıyım, baharlara akmalı aşkın arısı olarak her halim
Kayıt Tarihi : 17.1.2009 13:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
can kırıkları dediğin gibi herkesi acıtır ama niye antartika sana dönük yüreği
TÜM YORUMLAR (1)