bir ses olabildin mi
ve bir yalnız soluk
koşulsuz yolların çılgın atlılar gibi masum
yorgun düştün mü asi rüzgarların elinde
şaşkın kaldın mı yürüyen gölgeleri görünce
firakları bilen şaşkın gözlerin içinde
bir mıh gibi alnına çakılır sevda
karşı koyabileni gördün mü dünya üstünde
aslında o kadar da zor değilmiş bildin mi
bildin mi ağlamak niçinmiş
kangren olmuş gözler asılsız bir gaye için mi
yok olmaz, olamaz bu çocuksu bir direniş
sana sorsam, sahteyi gördüğünü söylersin
sahteyi yaşadın mı sen hiç
koyulur önüne bir kara tahta birde siyah tebeşir
yaz denir sana sokaklarını ömrünün
çok şey yaşadın, çok şey gördün bilirim
abideleşmiş bir ruh bir kalıp ceset içinde
sahi sen yarana tuz basmayı da bildin mi
öğrendin mi coşkun seller önünde durabilmeyi
bir sen var karşında sana çok benzer
aslında senin öteki yüzün belki de
bir tarafında bir ip bir tarafta salıncak
sendeki şaşırmış bir hal içinde yorgun bir seziş
yıkılan dağları gördün mü hiç
onları yıkan yine kendinden olandı
bir damla su neye kadir bildin mi
bir damlasına hasret kalınca bilirsin
kaybettikten sonra bütün meydanları
elinin tersiyle iter misin siyah ekmeği
dön dolaş yine ona hazan kalırsın
kör gözlerinle karanlıkta bulamayan olursun
ahları bildin mi yine sana geri dönen
zorlayıp ta şehrin kapılarını dönüp parçalayan
oysaki ne bir fetihti nede kuşatma
sabahını söylemiştiler sana güneş ülkesinin
tavsiyemi istersin bir aciz bendeden
kul ol derim, teslim olmaktır çaren
bir güzel yüze bir güzel kalbe vuslat bilmeden
yaşa derim yaşa ki zorla değil bu savaş
Kayıt Tarihi : 29.8.2007 03:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!