Önümde sıralanmış duruyordu bütün herşey
Önce deniz vardı
İçime sığmayan anılar kadar büyük
Kocaman masmavi bir deniz
Sonra azgın rüzgarla hırçınlaşan dalgalar
Beyaz köpükleriyle rüzgarla inatlaşan
Ama masmavi, güzel gözlerin kadar.
Arkada bir sandal duruyordu
Gökyüzünün griliğinle kirlenmiş
Silikleşmiş giden zaman içinde
Bir oradan savuruyordu rüzgar
Bir buradan hırpalıyordu azgın dalgalar
Zaman eriyordu kırılmış dümeninde.
Ellerim üşürken
Soğuğun insafsız gülümsemesiyle
Bir güvercin kadar beyaz bir martının
Dolaştığını görüyordum başımın üstünde
Kırmızı gagasında
Yarısı koparılmış yenmiş bir solucanla
Ağlıyor mu
Gülüyor mu
Belli olmayan çığlıklarıyla.
Zamanı üçe böldüm
Geçmiş zaman
Geçmiş zaman
Geçmiş zaman
Gelecek yok ki artık
Ufukta kaybolan bulutların arkasından.
Yaşadığım zaman
Sisle kaplı karanlıkların içinde
Bir ışık arıyor.
Yavaş yavaş
Uzaklarda bir yerde
Akşam oluyordu
Gün elini uzatıyordu karanlığa doğru
Yaklaşan akşamı taşımak için koynunda.
Bütün bilinmezlikleri yaşayan akşam ise
Zamanın sessizliğini taşıyordu.
İşte bütün herşey
Sıralanmış duruyor önümde
Tanıdığım, bildiğim, yaşadığım denizin
Yosunları çıplak kayalıkların
O beyaz martılı dalgacıkların
İnleyen çığlıkları o hırçın rüzgarın
Kırık ya da sağlam dümeniyle
O küçücük sandalımın
Ve sandalımın geçmiş zamana
Şarkı söyleyen yelkenlerinin
Arkasında
Taaa en bilmediğim uzaklarda bir yerde
Bilinmezlikler içindeki karanliklara saklanmış
Sessiz
Rüzgarsız
Dalgasız
Işıksız bir yer görüyorum.
Benim bilmediğim
Senin bilmediğin
Kimselerin bilmediği bir yer görüyorum.
Kapkaranlık duruyor.
Doğan ÜlkekulKayıt Tarihi : 19.10.2006 08:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!