Bilincin içinden' Şiiri - Arzu Öztürk 2

Arzu Öztürk 2
67

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Bilincin içinden'

Kalbimin dizlerime düştüğü eksenime paralel adımlarımla ilerleyişimde sadece saatlerin bitimine doğru yol alan atışlarımla vuruyorum kendimi..' tutmakta zorlandığım kalemim kayıyor parmaklarımdan bilincimin dışında akan aklımın kalıntılarında neredeyim bilmiyorum. bildiğini yazan biri değilim. hiçbir şey bilmiyorum. yansımaların oluşturduğu gölgeye bakıyorum sadece bir beyaz peçete ve artık nerede olduğunu bilmediğim bir suret ve habersiz bir rüzgar ayazıyla yakmayan'..siyah kanatlarıyla cama vuran şu sinekten farkım yok benim cama vurup yere düşüyorum ve hala kalemi tutamıyorum parmaklarımda. mavinin özgürlüğüne bulanmış bir rengi var sözde ve ben anlamam hiç neden özgürdür mavi olan ve neden hep mavidir denizler, neden mavidir gökyüzü. bilimsel demeyin bana hissel düşünüyorum ve istemiyorum teknik bir açıklama'.. eni konu kalemde mavi işte ve ben kanıyorum ucundan akan masmavi mürekkebe. hep kanıyorum bildiğimi sandığım hayatın içerisinde.
işte yine o gölge ezberimi bozan ki habersiz fanusumun dibinde ve benden daha görüntüsüz sessiz bir film kocaman gürültünün orta yerinde'..

bir yaprak düşün demişti bana yarısı yeşil ve diğer yarısı kurumuş' bir yanım yeşil ve bir yanım çoktan kurumuş' birr yanı yeşil birr yanı kurumuş yaprak'.. konuştur dedi onları. yazık! ne çok susturmuşum' oysa her gece o sokak lambası dolunaylığında onları seyrediyordum ve aklımdaki resimleri. ben konuştuğumu-konuşturduğumu sanıyordum ama'.. ama'.. aması yok işte tecrit-i halimden mütevellit bunlar' biliyorum'… şu kırmızı tuğla ne kadar derin uykusunda ve üşümüyor da. bense gözeneklerine sığacak kadar küçüğüm ve gökyüzüne kaçıp gidecek kadar istekli.

suretin cama yaslanan ve ben seni seyrediyorum. dışında ise bütün rüzgar kavramlara karışmış' içerinin dışarıdan bir farkı yok'..
dizlerimle kalbim ve parmaklarım bağımsız değil birbirlerinden. elimdeki kalem sadece kendisini ayrı tutan benden ve onunda dayanacak gücü yok. bitse bu işkence diye düşünüyor ve adam gibi tut beni düşeceğim masadan sonra bulamayacaksın diyor '..

yine gergefinde asılı bir saatler dilimi' beklerken ve giderken hep susmuş bir kalp olacak. bir hikaye yazmak isteyeceğim bundan aklımın haberi olmayacak'.. duyduğum ayak seslerin yakın tarih dün gece neredesin diye sorarken bekle diyen ve kaybolan yeniden' özlemlerimin içinde dem-in tadı kaçtı. ve hala niye gözlüyorum gelmeyecek olanı ki bir ömrün yarısı bu bekleyiş' geldiğinde yüzüne tüküreceğim'

benzettiğim tüm suretlerin yabancılığında kalan, bu yolun bir sonu olacak-olacak mı diye içlenirken suallere bulanan ve her bulduğu rengi kırmızıya boyayan. oysa ben mor-un kalıntılarında yaşayan, kuytuluklarında kendisine bir yer arayan o zararsız böceğim. ve her görüldüğüm yerde öldürüleceğim'..

özgür bırakılmak istenen bilincim kilitlerinden bir haber ve hiçbir anahtar uymuyor açmaya' işte yine o kara sinek cam-ın içinden geçmeye uğraşan, çırpındıkca kendisini yerden yere vuran-vuruşan.. belki beni de çağırıyorsun sesin kulaklarımı tırmalıyor ama duymayacağım ve gelmeyeceğim seninle çünkü bir hikaye yazmam gerek yarısı yeşil-diğer yarısı kurumuş yaprağın.. çünkü konuştur dedi onları...konuşturrr' çok lafları var daha' erken biterse belki gelirim '..

baktığım yerde suretin ve o gölgedesin.. parmaklarının ucuyla çizgiler çizmektesin. keşke şimdi hayatıma bir çizgi çeksem demektesin. parmaklarından duyuyorum olup biteni'.. dalıyorum'.. insanın dağarcığı enince geniş olsun anlatamadıktan anlaşılamadıktan sonra'.. arta kalanlar kırık dökük tarafından... boş ver bu da geçer nasılsa..

durduk yere kalbim giriyor şimdi araya ve umurumda değilsin diyor. ummrumda değilsin.. nefesi saçlarımı savuruyor. ne halin varsa gör diyorum kendime. nasılsa kaleme dayanmaya başladın ve güç alıyorsun ondan. nasılsa aynı şeyler yaşadığın. sana biçilen kaftanın içine uysan da bir uymasan da.. neye uydurmaya çalışsan hep kalan ellerinde'.. umurumda değilsin kalbim artık ne hissedersen hisset aklıma düşmeyeceksin'..o gölgeden hiçbir farkın yok! ve o gölge kadar silik o gölge kadar kaybolup gideceksin.. suretine tanığın yok! ..

yer yer dökülen şu beyaz sıva kadar döküntüyüm'.. dökülen şu beyaz sıvanın kağıttan, mürekkebin aktığı maviliğin denizden, tozun buluttan, yaprağın ağaçlardan, toprağın şu kayadan, sandalyenin masadan ve senin benden, senin benden hiçbir farkın yok! ! !

öylesine sıradan ve öylesine durağan'.
nefes alıp sadece nefes vermeye uğraşan'
bir fark varsa göğsümde tuttuğum üşüklüğüm'
ince ince işleyen ve doğduğumdan beri geçmeyen'..
nedeni
bilinmeyen'..
bilmediği için de
bilincini bileyen'..

Arzu Öztürk 2
Kayıt Tarihi : 5.2.2009 14:25:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


02.03 / 02 / 2009 K.K.K.M.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Arzu Öztürk 2