bir taş yuvarlamak
esince tepelerden onuruna
hecelerin dengi her saat
bir bomba oldukça
acıtmaz kılıksız düşman
acıtır kefen ölü sıyrık
etraf paramparça öd birbirine sarılı
ıslıklar kenetlenmiş kanat
ve burası ne gök ne yer
ne de evrenin eşsiz yastıkları
bir taş yuvarlamak
ikindi vakti güzelce
telaşsız beklenir çay
demlesin her dem
bastırsın nağmeli hıçkırık
nida eder karanlık
susuz bir yardan salınarak
vadiye düşmüş ayaklar
aymaz serkeşlikle bezenmiş
üstüne kar diye kabuklar
bir taş yuvarlamak
gece sabah iki aşık
ıssız alevli kavuşalar
nicedir umulur
diriltsin ölgün sancı
ki dindiremez dingin sancı
bir rüzgar kavi boğazlamış
yar için sevilen kaskatı başlar
apansız düşüyor patır patır gövdeler
arkada ne bir mezar
ne de çivili tabutlar
bir taş yuvarlamak
bu hengamede
kanatır çatılmış kaşlar
ki her biri bir aşa ekilmiş
yendikçe düğümler boğazlar
ve kilit vurulu bohça
içinde gezgin tuzaklar
sanırsın sıcacık somunlar
bir taş yuvarlamak
kabına sığmazken el
dürülür seziş usulca
sığar yerlice ceplere
koyverir bir his kendini
gizlice kopan kıyamettir
ve çözülen kader bağları
nihayet terazide
bir elin parmakları
Kayıt Tarihi : 7.3.2013 23:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!