Eskiden her hangi bir sokağa girdiğinizde; o sokakta etrafı toplama taşlarla çevrili bir bahçenin içindeki incir ağacının kokusunu metrelerce öteden duyardınız.
Eskiden denizi görmezden önce denizin mis gibi iyot kokusunu da alır ve denize kavuşmanıza az kaldığını da anlardınız.
Ekmek de sebze de öyle güzel kokardı eskiden.
Eskiden insanlar melektiler. Saygı ve sevgi vardı. Şimdi insanlarda güven tamamen azaldı ne sevgi ne saygı kaldı. Şeytana pabucunu ters giydirenlerden tutuda şeytana tapanlarda var.
Eskiden bilgi kutsaldı.
Siyasette öyle ya da böyle akla yatan-yatmayan tartışma vardı.
Sonra kirlendi. Naylonculuk ve Kerestecilik hortlayınca...
İşini bilir benim memurum diyenler ve yollar yürümekle aşınmaz diyenlerden sonra...
Hiç unutmam. Gülerim ara-ara.
Ankara da tapu memurları rüşvetten tutuklanınca ilk duruşmalarında hakim amca aldıkları rüşvet değil. Bahşiş diyerek salıverdi hepsini.
Zamanımızda soruşturulmaya bile gerek görülmüyor ama elin garibanı çarka çomak sokunca joplarda hakim amcalarda garibana sokuyor bilmem ne maddelerini...
Her yıl kar gecikiyor. Ama her yıl kuleler çoğalıyor.
Yani bir çimento fabrikasını açmakta geciktim artık. Yedirmezler. Memleket sokak sokak cadde cadde şehir şehir onlara ait artık.
İklimsel çalışmalardan bahsedecektim güya...
Kayıt Tarihi : 15.1.2023 10:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!