Bilgelik Sanatı Şiiri - Yorumlar

Ünal Çağabey
298

ŞİİR


2

TAKİPÇİ


‘‘ Hey delikanlılar şimdi kulak verin biz koca ihtiyarların anlatacaklarına. Cahillik engelini aşamayan bilgelik yükünü taşıyamaz.’’

Şimdi söylüyorum işte kulak kabartın. Dinleyin selametin sükun ettiği bu geceyi ve selamete çevirin gündüzlerinizi. Arşın altında ki değerli hazinelerinizi koruyun ve kollayın. Onları tarumar eylemeyin, tarumar etmelerine izin vermeyin. Ve yolunuzu hem gönlünüzün çizdiği hemde aklınızın olur dediği yöne çevirin. O taraftan yol alın. Orayı kendinize siper edin. Bulunmaz dehlizlerde bilinmeyen duvarların diplerine aklınızı kalkan yapmayın. Çürük kalkanların arkasında bedeninizi bir savaşa yollayıp lime lime ettirmeyin. Ölçüsünü yüreğinizden dokuduğunuz ipliklerle yapın yolculukları. En değerli misafirhanelerde velileri değil her zaman çoğu zaman en delileri misafir edin ve onlara gösterin konukseverliğinizi ve kadirşinaslığınızı. Onları mahcubiyet mertebesinde yalnız bırakmayın ve kendinizi mahcupluğun göstergesiyle mütevaziliğin azizliğindeki çizgi de nasıl koruyacağınızı bilin.
Ve söylüyorum size hangi gece gündüzün yükünü sırtında taşıyabilir. Hangi gündüz gecenin ağırlığını yüreğinde her daim sürükleyebilir ve kendisini kendisine siper eyleyebilir. Kadim bir gelenekten, kadim bir gelecekten, geleceği önüne yol kılmış kadim bir geçmişten başka ne olabilir ki. Sordum günün birinde bir adama: ‘ ey kendini şahı sultan zanneden, dünyaları yaratmış da elinin tersiyle onları yok edebileceğini söylemeye cüret edebilen sahipsiz bilge sen mi taşıyorsun onu sırtında yoksa sen mi onun sırtında bir fazlalıksın.’ Ve söyledi kendini kendine zapt eden, kendinde kendini yarattığını zanneden zavallı Adem:‘ Andolsun ki benim şanım yücedir. Ben kendimi layıkıyla zapturapt eyleyen biri oldum. Ve göğün yedi katının altısını da gördüm. Ben senin lüzumundan fazlasıyla gerekli biriyim ve seni kendime zapturapt eylersem bir daha konuşamazsın,soramazsın ve söyleyemezsin.’
Böyle dedi göğün altıncı katmanında tepetaklak düşen ve düştüğünün bile farkında olmayan büyük bilge. Böyle söyledi kendini efendi sanıp uşak mertebesinin altında kalıp ezilen köle. Böyle konuştu gündüzü kendinde saklayan lakin gecenin en ufak deresinde boğulan,kayıp düşen,ışığını kaybeden yıldız.
Ve sordum: ‘ ey göğün altıncı katmanında kendine yer bulan kadim bilge. Hangi efendinin yardımıyla tuttun sen arşın ellerinden ve kollarına girdin ve kendini ona teslim edip onunla cenneti oyunlardan oyunlar oynadın.’

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta