Bilge Çocuğun Attasından

Bünyamin Özdemir 2
84

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Bilge Çocuğun Attasından

Dünyamız ilerliyor. Bunu büyükler söylüyor. Bana sorarsanız (hemen sorun!) ne dünyanın ne de büyüklerin ileri gittiği falan yok. Biz çocukların sevgili Peygamberi ve O'nun arkadaşlarından buyana insanlar, ileri değil hep geriye gitmişlerdir.

Yalnıııııııııız! Biz çocuklar başka. Biz hiç bir zaman geriye gitmedik. Biz hep yerimizdeydik. Sılai Rahim'den bir yere gitmedik. Biz doğarken asli yerimizde: Bilge doğduk. Size durduk yerde bir soru sorarız şaşarırıp kalırsınız. Belki cevap verirsiniz düşünerek veya daha çok düşünmeyerek. Biz hiç kanar mıyız, öyle büyük büyük sözlerinize? Bizden kaçamazsanız. Sizi soru yağmuruna tutarız. Belki iki ayağınızı bir pabuça sığdırırsınız. Ama yine de bize bir güzel cevap vermekten aciz kalırsınız. Baktınız, olacak gibi değil, sıkıldınız ya bizden, başınızdan savmak istersiniz tabiî ki:

- Yaramaz! Seni bacaksız! Çocuk sen! ne konuşuyorsun? Hiç öyle olur mu? Büyüyünce anlarsın. Öyle soru sorulmaz! Dinle! Öyle değil! Olmaz! Hayır! Benim dediğim gibi. Bak şu yumurcağa! Neler biliyor? Neler de söylüyor bir karış boyu ile?

Bakın heeey büyükler! Siz aslında bir şey bilmiyorsunuz. Bildiğinizi sanıyorsunuz. Bizi de inandırmak istiyorsunuz değil mi? Biz felsefe melsefe bilmeyiz. Ama değme feylesofları dize getirmesini biz biliriz. Evet siz.. küçük görün bizi (!) Görmüyor musunuz, şu bebek gözlerimizin içinde parlayan koca ışığı? Sizin feri sönmüş gözlerinizle bizimkileri bir karşılaştırın, hemen anlayacaksınız farkımızı...

Tertemiz doğduk. Günahı bilmeyiz. Biz diriyiz, siz değil. Taptaze çekirdekleriyiz hayatın. Siz kart, bayat ve geçmişsiniz. Bizim ne mal-mülk, ne de şan-şöhrettir gayemiz. Biz Çocuk İbrahim gibi put kırıcıyız. Bir de büyük putun omzuna balta asarız. Aptallığınız ayyuka çıksın diye. Biz kırıcıyız. Aldığınız oyuncakları kırarız. Neye tutkun olabiliriz biz? Her şey gelip geçici, her şey fani. Tutkun değiliz, tutulmayız. Bir şeye tutkunuz sadece: Kana değil süte... Annemizin çiğ sütüne. Siz sarhoş olun! Pis pis kokun! Biz cennet kokusu, annemizin çiğ sütüne razıyız. O Kevser ırmağının kaynağındandır. Ona aslâ burun kıvırmayız biz. Feryad u figanımız yanız annemizin o beyazı içindir. Allah, annemizle bağımızı sımsıkı bağlamış. Onu kimse ama kimse, feriştahınız gelse bozamaz...

Ellerimize vurmayacak olsaydınız; koruyup sevdiğiniz eşyaları biraz kırarak, biraz hırpalayarak, onlarda inanamayacağınız izler bırakırdık. Sahi nedir bunlar?.. Bu bir yığın eşyalar nedir? Biz onları minik kuş ellerimizin düşmanı biliyoruz. Eşyanın ötesini kurcalamak, ellerimizin içindeki yollarımızdadır. Birer birer, kıra kıra her birini, her birinden bir kapı aralayarak ATTA'ya gitmek istiyoruz. Siz anlamıyorsunuz, melekler çağırıyor bizi. Uvul uvul dönüyor kulaklarımızda onların rüzgarı.

İşte biz... Günahlardan habersiz ve siz büyüklerin büyük büyük hatalarından uzak olduğumuz için Peygamberimiz yalnız bize şefaatçi olacak ve biz çocuk cennetine selamunkavlen gireceğiz. Eğer bana inanmıyorsanız, bekleyin... Nasıl olsa öleceksiniz, tekrar dirileceksiniz. Ve aşikar göreceksiniz: Çocukluğunuzdan hesaba çekilmediğinizi...

Elleriniz, ayaklarınız, kulaklarınız ve gözleriniz herşeyinize şahitlik edecek. Kıramadığınız putlardan ötürü elleriniz. Onları devirmeye yürümediğiniz için ayaklarınız. Bilerek ve istiyerek dinlediğiniz lüzumsuz ve boş sözlerden ötürü kulaklarınız. Ve görünmemesi gerekeni göre göre mühürlenen gözleriniz sizi hesaba çekecek...

BÜYÜKLÜĞÜNÜZÜN HESABINI VERECEKSİNİZ!!!

Bünyamin Özdemir 2
Kayıt Tarihi : 4.2.2021 01:48:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Kaf Dağı 32 / 1995

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bünyamin Özdemir 2