Bir oda, (pencere kenarında bir koltuk, koltukta da) ihtiyar bir adam.
Pencereden dışarıya (göz kırpmadan ve hareket etmeden) bakıyor.
Dışarıda (daha önce göremediği) bir şeyi görmeyi mi umuyor?
(Güzel orman) manzaranın tadını mı çıkarıyor?
Yoksa, dünyayı (bir orman olarak) mı biliyor?
(Diğer pencereden) dışarı hiç baktı mı,
(diğer odaların pencerelerinden) dışarı hiç baktı mı?
Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü
İncecikten bir yağmur yağıyordu yollara
Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
Sıcak bir kara sevda
Yüreğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu;
Acımsı, buruk.
Devamını Oku
İncecikten bir yağmur yağıyordu yollara
Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
Sıcak bir kara sevda
Yüreğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu;
Acımsı, buruk.




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta