arkana bile bakmadın giderken sessizce
sensizliğim de yarı nefessiz nasıl yaşayacağımı
söylemedin zahmet edipte bir kelime
şefkatinle sıcaklığınla kokunu sindirdiğin
isimlerini senin bildiğin çiçeklerimize
gittiğini nasıl anlatacağımı demeden gittin.
gideceğini biliyorum dum oysa diye
yalan söyledim
pişmanım şimdi karşımdayken gururuma
iki kurşun sıkmadığıma
ellerini tuttuğum anda
ömrüme ömür kattığını söylemedim
inkar etmesem de sevdiğimi,
dur nereye gidiyorsun diyemedim.
öylesine pişmanım ki şimdi
dur gitme ıhlamur çiçeğim diyemediğime.
acıyor canım kusamıyorum
çıldırıyor hafızamda gidişin
kalbime dokunan ellerin
rüyalarım da saçlarıma dokunan
uykumdan sıçrayarak uyanıp
öptüğüm incecik beyaz ellerin
aylardır yıkanmamış
sokak çocuğunun saçlarını okşayan
yıllardır kaybolmuş çocuğunu bulan
bir anne gibi sarıp sarmalayan
gözlerimi kapattığım da yanağımdan
düşen göz yaşlarımı tutmaya çalışan
ölüme atlayacağım anda çekip tutan
beyaz,bem beyaz ellerin hafızamdan
gitmiyor senin arkana bakmadan gidişin gibi
diz çöküp dizlerim sancıyor güzel kızım diyen
huzur evine terk edilmiş
kimsesiz bir kadının ellerini öpen
aşk çiçeği kokan pembe dudakların
kurban olurum
ben sana teyze cim derken
insanlara sevgi dolu bakan
ışık saçan gözlerini
sensizliğin bu derin sessizliğin
daha ilk gününden
kulaklarımı kanatarak
dudağımı ısırarak özlüyorum seni
yokluğunun daha ilk gecesinde
alaca karanlıkta sabahı edemeden
düşünüyorum çaresizlik içinde
kızma bana elimde değil işte
yokluğunun daha ilk saatlerinde
düşünmek istemesem de düşünüyorum
ya gel yada öldür yoksa bu sessizlikle
biletsiz ölüme götürecek biliyorum……
..
Alper Tunga Karakoç
Kayıt Tarihi : 5.5.2012 17:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!