mehmet hacıismailoğlu 1976-
O akşam telefonda sana veda ederken
Oy dedikçe içime ne düştü bilemezsin
Ağlamaklı sesimle son kez hoşça kal derken
Vay dedikçe içime ne düştü bilemezsin
Uzun sürmez bu hicran demiştim unutmadım
Bende öyle sanmıştım kandırıp avutmadım
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Devamını Oku
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Kıymetli kardeşim Mehmet yüreğine saglık mest ettin beni, dört başı marur bir şiir olmuş alkışladım seni okumaktan haz aldım,hece şiiri adına cok sevindim kalemin daim ilhamın bol olsun gözlerindne öperim can gardaş,,
gurbetten sılaya
selam ve dua ile...
dramı bestelediğin satırlara alkış
akici ve duyguluydu...tebrikler
MUHTEŞEM bir şiir olmuş... Kardeşimi Tebrik ediyorum ve başarsının devamını diliyorum.
Sevgili kardeşim : Mehmet Hacıismailoğlu
Şiirinizi dikkatli bir şekilde inceledim: Duygular mısralara ustalıkla taşınmış. ve şiirin bütünlüğüne olan hakimiyetinizi kutluyorum. Pek çok yorumumda belirttiğim bir husus vardı. Bu tip duygu ağırlığının kendini hissettirdiği şiirleri bekleyen bir tehlike var diye. O tehlike de şudur: Şiirin bazı mısraları aşırı duygu yüklenimi ile donanırken bazı mısralar duygu yoksunu hatta içi boş sıradan cümlelere dönüşür. Kafiye ve hece sayısını tutturmak uğruna bazan duygu fakiri mısralar şiirde yer alır. bazan da hiç gereği yokken zorunlu olarak şiirin akıcılığını bozan ekler istenmeden ilave edilir...
Şiiri yazanın bilgi birikimi ve tecrübesinin yanında; ayrıca doğuştan da gelen sezgi ve var olanı daha iyi bir şekilde ifade edebilme yeteği gerekir. Şiir hiçbir zaman şairi hükmü altına almamalıdır yoksa kendi kendini yazdıran bir şiir ortaya çıkar ki böyle bir şiirde bu yapısını şairin bütün çabasına rağmen gizleyemez. Şiirin ilk giriş mısraları şiirin tamamını okutacak şekilde davetkar olmalı, son kıtalar, özellikle final mısraları da kendini unutturmayacak bir donanım ve fonetiğe sahip olmalıdır.
Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda:
Şiir üzerindeki hakimiyetinizi ve şiire yön verişteki ustalığınızı kutluyorum... Sonuçta nefis bir şiir ortaya çıkmış. Beğenerek ve saygı duyarak okudum.
Tebrik eder başarınızın devamını dilerim. Bu güzel şiirinizi ve şiirdeki ustalığınızı Tekirdağ'dan gönderdiğim Tam puan ile selamlıyorum.
Yuvanızda huzur ve mutluluk , yüzünüzde sevinç tebessümleri hiç eksik olmasın, Kaleminizin her dem kudretli ve ilham yüklü olması dileklerim ile birlikte kardeşimin sayfasına Dördüncü Tam Puanı bırakıyorum.
Her şey sizin ve sevdiklerinizin gönlüne göre olsun.
Sevgi ve saygılarımla.
Dr. İrfan Yılmaz. TEKİRDAĞ.
TEBRİKLER........
İçim burkularak okuduğum harika bir hüzün şiiri olmuş. Beğendim ve hecenin doyumsuz tadını aldım dizelerden.
Tam puanla tebrikler,selam ve sevgiler...
312-BİLEMEZSİN
Umutla yarın’ı gözleyen Döndü,
Okun hedefini vurmayabilir.
Yarın’a bak bugün,dün de bugündü,
Bugünün yarına ermeyebilir.
İzin verme kötülere “geç” diye,
Zehir sunma iyilere “iç” diye.
Pek güvenme “daha yaşım genç” diye,
Arefen bayramı görmeyebilir.
Fayda vermez olur çaren,ilacın,
Bir anda alınır başından tâcın.
Bin şevkle diktiğin umut ağacın,
Olgun meyvesini vermeyebilir.
Ömür rotasını belirler testler,
Fiskeyle silinir zevkler,hevesler.
Yüzleri maskeli riyâkâr dostlar,
Hal ve hatırını sormayabilir.
Çabuk tut elini,bu Dünyâ fânî,
Her şeyler habersiz oluyor ânî.
Has sözün kısası,derim ki yâni,
Sabahın akşama varmayabilir.
Nefes bile alamazsın,kim bilir?
Nazım İNCE
Hüzünlü bir şiir okudum kaleminizden,yüreğinize sağlık...
kaleminiz kutluyorum
Sevgili Kardeşim,
Zaman zaman ben de çeşitli dünya meşgalelerinden dolayı antolojiden ayrı kaldım.
Ama antolojide iken sık sık sayfanı ziyaret ettiğimi hatırlıyorum. Özeline bir kaç kez mesaj da bıraktım. Hakikaten meraklandım. Neyse ki şimdi varlığından, sağlığından habberdar olma sevincini yaşıyorum.
Harika bir şiir ile döndün. Beğendim, haz aldım dizelerden.
Tebrikler, sevgiler,saygılar
Şiirin Abdurrahim Karakoç'un İSYANLI SÜKUT şiirini hatırlattı bana. Vesilen ile o şiirii de bir kez daha okuyalım.
İsyanlı Sükût
Gitmişti makama arz-ı hâl için
'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim..
'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı
Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı...
Bir baktı konağa alttan yukarı
'Vay' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Çekti ayakları kahveye vardı
Açtı tabakasın, sigara sardı
Daldı.. neden sonra garsonu gördü
'Çay' dedi, yutkundu, eğdi başını.
İçmedi, masada unuttu çayı
Kalktı ki garsona vere parayı
Uzattı çakmağı ve sigarayı
'Say' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Döndü, gözlerinde bulgur bulgur yaş
Sandım can evime döktüler ateş
Sordum: 'memleketin neresi gardaş? '
'Köy' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden
Ağzına küfürler doldu zehirden
Salladı dilini.. vazgeçti birden,
'Oy' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Allah bir daha yaşatmaz umarım....kalemini kutluyorum
Bu şiir ile ilgili 10 tane yorum bulunmakta