akıllara durgunluk veren gözlerin
ah bir tanem
öpülesi dudaklarını özledim
uykusuzluk baş belası
kan çanağı gözlerim
şu dört duvarın arasında sıkışmış
ağlama artık durul gönlüm
yarin derdi seni bağlamasın
kendine yeni dünyalar kur
o zalim gelip bir daha yıkmasın
kanarsa kanasın çaresiz yaram
gecenin bağrında dolaşan bir bekçi
düdüğünü çaldırdı
uyandırdı içimdeki seni
sukünet bırakmadın
ne diyim sana ben bekçi
düşlerimdeki bilmeceler
çocukluğumdaki sevinçler
öpmeyi unuttuğum eller...
çekilsin gözümdeki perdeler
dönenlerdenim dönemeçlerden
hayatımdaki her köşeden
sen kendini başı boşmu sandın ey adem oğlu...
bütün yollar gider hak'ka doğru...
daha ne beklersin, gir rahmet kapısından içeri...
bu alem kendi diliyle anlatmıyormu sana onu?
Git! ! !
git,hadi ardına bile bakmadan git
git.,ama yüreğime sessizdirmeden hissettirmeden git
git.,sonmuş gibi olmasın kapıdan çıkışın
dönecekmiş gibi git
git...
ötelerden getirdi rüzgarlar seni
ziyan yıllarımın ödenmezi
bu kadarmı günaha heveslendim
ellerim tutunca ellerini
simsiyah bir gece ve sen
hatırladığında beni
çisil çisil yağacak gözlerinden yağmur
düşüncelerini işgal edeceğim
her hücresinde ben
her kapı çaldığında irkileceksin
bu yara tez kapanan yara değil gülüm
elbetteki zaman alacak ve beni benden
bir gün gelecek ve anlayacaksın
neler koparıp neler götürdüğünü benden
belki! ! üzülüp kahredeceksin
ne kadar ağır ve zor dokunmadan sevmek seni
taşımakta kolay değil ağır bir işgaldeki yüreği
her köşesinde tahribat
her hücresinde taarruz
bitab ve yorgun bir haldeyim her yer toz boz
gittiğim yol belli ne rehber ister ne kılavuz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!