Trabzon’un Of ilçesinde dünyaya geldim. Üç yaşıma kadar burada yaşadım. Babamın mesleğinden dolayı Samsun’a göç ettik. Hayatımın geri kalan kısmını burada yaşamaya başladım. Hala Samsun’da ikamet etmekteyim. Evli ve iki erkek çocuk babasıyım. Siyasi bilimler fakültesi kamu yönetimi bölümünü bitirdim. Bölümüm ile alakalı olmayan bir işle uğraşmaktayım. Ticaretle uğraşıyorum. Lise döneminde kendimi söz ile değil yazı ile daha iyi ifade edebildiğimi fark ettiğim günden beri yazmaktayım. Yazdıklarımla kendime yepyeni bir dünya kurdum ve bu dünyanın ...
Ana ne güzel toprak, tohum büyür içinde.
Dokuz ayın peşinde bir tomurcuk oluşur.
Çocuk olur nur topu, günahsız ruhu olur.
Minik beden çaresiz, anaya muhtaç olur.
Uzunca bekleyişin ardında olmayınca
Sensizliği hissedip yalnızlığı yaşadım.
Gözlerimin önünden hayalin kaybolunca
Duygularım buz kesti beni unuttun sandım.
Burada sana dair hiçbir şey kalmayınca
“Çaycı! İki bardak çay getir...
“ Masada simitler henüz sıcak ve gevrek.
Yanında bir parça peynir...
Başlarız her sabaha bir besmele çekerek.
Sabahında her günün, sofrasında beklemek. Hava sıcak, hava soğuk ne fark eder.
Biraz yorgunum bugünlerde.
Kıyısındayım dünyanın
Ve kamburu sırtımda.
Göremediğim yerde.
Kargaşa sarıyor her bir yanımı,
Kopuyor bedenimde bir kıyamet,
İncir ağacı olsam, kök salsam toprağına
Geniş yapraklarımla sarsam her bir yanını.
Şöyle bir vakti gelse yılın belli ayında,
Bal gibi tane tane alsam incir tadını.
Semaya dal uzatsam, dokunsam güneşine. Rüzgârla silkelensem, ay ışığı altında.
Bir an düşündüm;
Ölüm, ölmek midir?
Yoksa ölümsüzlüğe gitmek midir?
Yaşamak son mudur?
Yoksa sonu ölümsüzleştirmek mi?
Bir an durdum.
Samsun’u izliyorum yüksekçe bir tepeden.
Bir haziran sabahı ezanlar okunurken.
Önce hafif bir rüzgar okşarken saçlarımı,
Sonra o kızıl güneş, ufukta görünürken.
Limanda demir atmış beklemekte gemiler.
Gözlerimin, en rahat ettiği yerdi gözlerin.
Kalbine bir dokunuş ile hissettiklerim.
Vücudunda vuku buluyordu nitekim.
Bakışlarımın en ucundaydı gözlerin.
Öyle ki
Uzağımda olduğun kadar yakınlaşıyordum sana. Ve sıcaklığını bekliyordum.
Toprağa armağan et bir zeytin tanesini,
Topraklar sana sunsun zeytin bahçelerini. Bahçelerden ağaçlar zeytin dalı uzatsın, Dalından tomar tomar döksün mahsullerini.
Cömert ol ki hayat bul zeytin çekirdeğinde. Cennetten bir tohumdur tanesi ellerinde.
Kutsal zeytinin bahsi rehberin yaftasında.
Hayat var meşru olan bu hakikat sözünde.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!