Sonsuz bir maden elimde kazma kürek
Bir mefkûre uğruna ömür feda ederek
Varsın gelsin cana zaman hayır derken bana
Telaşım selamına her gün geç kalmaktan yana
Gördüm, gördüğüm her ana iç çekişimi
Algıma tutunan her anı yok edişimi
Böldüm ördüğüm algımla zamanı
Öldüm, hissederken karanlıktaki değişimi
Coşup sel gibi kan doldu yürek gel ben ölürken
Demir olsa da kızgın, yakamaz şefkati yoktur
Hilal düştü ve yay oldu bilekler gerilirken
Bir olmak yakamoz üstü giden firkati oktur
Örgü zaman ip seda
Yankılanır bir sema
Yüz bir pare top gelir
Maveradan merhaba
Naralardan manzara
Amacım amaç aramak oldu
Aracım aklım o da hatrımı yoldu
Bir göründü bin sordu
Kırık tırnağıyla yaşarken, kayboldu...
Üstümden akar onca diken yar yüzü düşse
Hüznün de biter ömrü diken toprağa düşse
Her gün haberinden düne nispetli sabahlar
Erginse bilir gül de diken elde ölüm var
Hakkın işi bir sazdı hayat telleri ruhum
Aşkın işidir çalgı sanat elleri mahkum
Titrer geceler mızrabı vurdukça güneşten
Her huzmesi sinemde karanlıkları peşler
Gün perdesi kapansa, sahne kalır gölgeye
Onlar bıkmaz oyundan, şahit gelse görmeye
Işık saçar ölürken, beyaza zifti dökerken
Benim hale bakınca, razı gelir sönmeye
Mum şamdana ağırdır, şamdan ayna kadardır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!