Bil Beni Şiiri - Harun Atalay

Başı dumanlı,
Heybetli Tanrı Dağları’ndan,
Altaylar’dan sor beni!
Kartalların yuvası,
Ovaların en kudretli ovası,
Ötüken’de bul beni!
Alp Er Tunga’yım ben,
Bilge Kağan, Kül Tigin, Mete Han,
Koskocaman Atilla’yım ben!
Bil beni!
Ne sonradan olmayım
Ne sağdan soldan uydurmayım,
Orta Asya’dan parlayan,
Cihanı aydınlatan,
Tarihi başlatanım ben!
Bozkırlardan, yaylalardan,
Kayalardan, kurganlardan,
Anıtlardan sor beni!
Mançurya’da, Moğolistan’da,
Doğu ve Batı Türkistan’da,
Bar ve Kafkaslar’da,
İdil’de, Sibir’de, Kazan’da, Tuna’da, Agadez’de sür izimi!
Oğuz’un töresi oklarım!
Yıldızları bir araya toplayan Moyen Çor’um ben!
Binlerce yılda üç kıtada sayısız destanlar yazan,
Horasan ve Mâverâünnehir’de,
Semerkant, Buhara ve Taşkent’te övgüyle anılanım ben!
Doğuda gün doğusundan,
Batıda gün batısına,
Kuzeyde gece ortasından,
Güneyde gün ortasına kadar uzanan topraklardan dinle beni!
Cesaretin kendisi,
Adaletin bekçisi,
Merhametin şekliyim ben!
Ordan burdan duyduklarına aldanma,
Yalana yanlışa kanma,
Geçmişten bugüne,
Sayısız Kürşat’tan oluşanım ben!
Gazne’de Mahmut,
Kaşgar’da lügat,
Balasagun’da Yusuf,
Ayn Calut’ta Baybars,
Karakoyun’da Cihan Şah,
Palenkanon’da Orhan,
Malazgirt’te Alparslan’ım ben!
Dinle!
Dinle!
Bir yanım Tuğrul,
Bir yanım Çağrı’dır!
Çaldıran’da gücümü,
Dandanakan’da mührümü,
Bağdat’taki ünümü gör!
Şâhittir mavi gök, yağız yer,
Şâhittir Hazar
Ve tüm hokkalar hükmümü yazar!
Yay gibi at üstünde,
Ok gibi girdiğimi,
Yıldırım gibi hareket edip,
Her karışı nasıl fethettiğimi Anadolu’ya sor!
Gün olur Kapağan Kağan,
Gün olur Satuk Buğra’yım,
Gün olur Selçuk’um,
Gün olur Ertuğrul,
Gün olur Osman...
Dede Korkut’um,
Arslan Baba’yım,
Yesevi’yim,
Nizamülmülk,
Erenlerin ereniyim...
Sırrını keşfettiğim yıldızlardan,
Şifa bulduğum tabiattan,
Türlü türlü mahlûkattan,
Deryasına daldığım ilimden, irfandan öğren beni!
Bak Miryokefalon’a iyi bak!
Arşın arşın Kılıçarslan olduğumu söylesin sana!
Çevir yüzünü Kalonoros’dan Alâiye’ye,
Sinop’tan İçel’e,
Var bir solukta Kırım’a,
Haykırsın oralar Keykubatlığımı!
Sanma sakın sadece şehirleri kuşatır orduları dağıtırım!
Tanı beni!
İlim, bilim, fen en güzel bahçem,
Gönüllerdedir tacım, tahtım sürçmez lehçem!
Ben!
Fütüvvetim, tasavvufum,
Karanlıktan aydınlığa çıkaran,
Irmaklar gibi akıp düşeni yerden kaldıranım!
Cezeri’yim, Cevberi, Celâleddîn-i Rûmî,
Tapduk’um, Emre’yim, Harezmi’yim,
Afiyetin takipçisi, sıhhatin neferi,
Tabipler tabibi İbn-i Sinâ’yım!
Karamanoğlu Mehmet’im,
Müjdeci Edebali’yim,
Çağdan çağa at koşturan,
Övgüye mazhar olanım!
Fezada Ali Kuşçu,
Denizlerde Barbaros, Piri Reis’im!
Toprakta en büyük mimarım!
Plevne’de Gazi Osman,
Surlarda Ulubatlı’yım!
Mohaç’ta, Viyana’da, Belgrad’da, Rodos’ta, Trablusgarp’ta,
Estergon ve onlarca yerde Kanuni’yim!
Kanije’nin serdarı Tiryaki Hasan’ım!
Niğbolu’da Beyazıt,
Varna’da Sultan Murat,
Çirmen’de Hacı İlbeyi,
Çölde Fahreddin,
Kut’da Halil’im!
Bil beni!
Mevcudiyetim şan ve şeref üzeredir,
Kubbelerden yankılanırım,
Ne yana baksan sesimi duyarsın,
Duymakla kalmaz beni görürsün!
Unutma!
Gördüklerinden çok,
Görmediklerinim!
Ben!
Ölsem de vazifemi bırakmam,
Kanımın son damlasına kadar savaşır,
Davamı sürdürürüm,
Türlü tuzaklar karşısında hünerimi gösteririm,
Bir adım da Hamit’tir benim!
Üstte mavi gök çökmedikçe,
Altta yağız yer delinmedikçe,
Benim ilimi ve töremi kimse bozamaz!
Bil beni!
Ben!
Boyu boylanan,
Soyu soylanan,
Her toyda başköşede duran,
Keşkeğe hayran,
Toyga aşına kaşık sallayan,
Mazluma çatı olup zalime karşı duran,
Devirlerin fatihi,
Kanunların müdavimi,
Hilâlin rengi,
Türk oğlu Türk’üm!

26.03.2019 Salı 13.45
Çanakkale / Gelibolu