Big Bengde Var Olmak 3 Şiiri - Bayram Kaya

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Big Bengde Var Olmak 3

Bu kural, Güneş’ten gelen, Dünya'mızda hayatın başlangıcı için basit aminoasitlerin oluşumunda da geçerliydi. Molekülleri oluşturmak ve geri onları parçalamak kısır döngüsü olacaktı. Ultraviyole ışımalarının da, çeşitli ortam girişmeleriyle; bu hareketini frenleyen süreci başlattı. Kendi kendisini dengeleyen, otokontrol mekanizmaları diye anlayacağımız Urey efektini oluşturacaktı. Yani eylem, kendisinden ötürü, kendi etkisi ile kendisinin üstüne direkt, Ya da endirekt bir etki ile kendisinin kısır döngüsünü sınırlamak olacaktı.

Eşdeğer sıcaklıkta, sıcaklık ne kadar yüksekse; gürültü de o kadar büyüktür. Duvarları geçirgen olmayan bir kutu içinde, çok kısa dalga ışınların sıcaklığı duvar sıcaklığına bağlı ve eşit olacaktır. Yani bu arka alan ışıması, evrenin mutlak sıcaklığının biraz üstünde 2,725 K'lik 1,9 mm dalga boyunda yaklaşıklıkla hesaplanmıştı. Evrenin büyümesi ile sıcaklığın değişip düşmesi de elbet sürecekti. Bunda, kırmızıya kaymanın da, payı vardır. Evrenin genişlemesi, ışınım dalga boyları arasında, bir yayın açılması gibi, uzama yapar. Bu da, ışımanın kırmızıya kayışı olup ışıma için bir ısıl kayıptır.

Bu geri ışıma, bugünkü hidrojen çokluğunun nedeni iken, evrende daha ağır elementleri oluştukları hızla gerisin geriye parçalıyordu. Yani ağır çekirdek tepkimelerini oldurtamayacak denli yoğundu. Bir akışkan sıkıştırılınca genelde sıcaklığı artardı. İşte evrenin başlangıçtaki uzam darlığı, bu ısı ve sıcaklık yüksekliğinin de, nedenidir. Işıma radyo dalgası dışında kalan elektromağnetik frekansları içerir. Bunlar, görünür ışık, mor ötesi, kızıl ötesi, x ışını, gama ışını gibi dalgaları içerir.

Başlangıçta parçacıklar (foton) saçılıp soğruluyorlardı, eğer, fotonun enerjisi; elektrona göre fazla ise, elektron fotondan enerji alıyordu. Yani soğuruyordu. Foton enerjisi elektrondan az ise, bu kez de foton, elektrondan enerji alıp saçılıyordu. Her parçacık birçok kez saçılıp, soğura soğrula yeniden salınacak bir yeterince uzun zamanı, bulmuştur.

Her parçacık böyle etkileşimlerle zaman içinde, istatistikî olarak dengeye gelmek zorundadırlar. Parçacığın; konum, hız, spin, enerji gibi özellikleriyle sayıları; öylesine belli bir değer etrafındaki aralıkta kararlı bir durum alırlar. Bu noktada sanki saçılıp soğrulma durumu hani neredeyse hiç olmaz gibi bir sürece girerlerdi. Yani çoğunluğun devimi bir özellik düzleminde, ufak çalkantılarla kararlı oluşudur. Her saniye bu aralığın içine ve dışına itilen parçacıkların sayısı eşit oluyordu

Böylesi bir sistemin özelliklerini; her hangi bir BAŞLANGIÇ KOŞULU değil de, bu türden girişen bir DENGENİN KORUNMASININ GEREKLİLİĞİYLE belirlenecekti. Bu hal bir durallık değildir. Parçacıkların istatistikî sayısal itilip çekilmelerinin, oran eşitliği uyumu gibi bir yansıyış özelliğidir.

İşte bu, o sistemin özelliğini oluşturur. Yani her hangi bir başlangıç koşulu değildir. Bu çok önemli. Bu halde bu dengenin korunmasını belirleyecekti. Böyle bir dengenin benzer özelliği şudur. Sistemin özellikleri değişmez, Yâda; yavaş değişir olmasıdır. Bu istatistiksel dengeye ISISAL denge diyoruz. Eş deyişle, ısısal dengede sıcaklık, tam olarak tanımlanır. Okur sıcaklık ile ısının farklılığına umarım varmıştır. Isı: bir kütledeki veya birim hacimde olan, bir parçacık ya da bir molekülün hareket enerjilerinin, en azla, en çok arasındaki ortalama devinim enerjisidir. Sıcaklıkta, birim hacimdeki tüm parçacık Yâda moleküllerin, toplam hareket enerjisidir.

Isı ve sıcaklık farkı şöyle kavranabilir belki. Bir fincan 100 derecedeki kaynar su mu odayı daha çok ısıtır. Yoksa yine 100 derecede kaynar bir kova su mu, odanızı ısıtır buhar yapar? Kuşku yok ki Bir kova su bu işin daha çoğunu yapar. İşte ısı miktarları aynı, ama toplam madde miktarı ve hareket enerjisi toplamları, farklı iki değer. iki nicelikten bir fincan suyu, bir tek parçacık hareket enerjisine (ısısına) , bir kova suyu da, evrendeki madde miktar enerji toplamına yorunuz.

Isıl dengenin oluşması, sistemin otomatik düzenlenişini; herkesin iyi bilebileceği ekonomik, arz talep yasaları ile benzeştirebiliriz. Bir A malına talep çoksa ve onun üretimi az ise, talep kırılıp karşılanamadığından, o A malının fiyatı, yükselir.

Bu da, üretimi artırmanızı tetikler, üretim de, belli noktada mal istemini, yani talebi doygunluğa ulaşır hale getirir. Ve artık malın istenenden daha çoğu üretilmiştir. Talep azalması vardır. Ama yinede ürün çoktur. Bu kez de, A malının fiyatı düşer.

Yani, A malı üretim azlığıyla, 30krş.tan; 50 krş a çıkmıştır. Ya da A malı, üretim bolluğundan; 30 krş tan 10 krş. a düşmüşse; toplamda, bu artma ve azalma, yine benzer aynı denge ve değerde kalacaktır. Yani devinim bir değer etrafında oluşup gerçekleşmiştir. 50 10 / 2 = 30 kuruştur.

Bunun illa da 30 gibi bir sayıda da karar kılması gerekmez. 29 da 31 de olabilir. Önemli olan bu aralıkları karar kılmış çoklaşmadır. İstatistik olarak 30’ un biraz altında Ya da otuzda veya otuzun biraz üstündeki değerler etrafında dönüyor olmasıdır ki buda, genel kararlılık ve istatistik dengedir.

İşte aynı özellik, bu ısıl değerler devinim dengesi etrafında da geçerlidir. Aynı özellikli parçacık sayısı artarsa, bu aralığa dışarıdan girme oranı azalır. Bu aralıktan dışarıya çıkış artar. Dışarıdaki içeri giriş, içeriden dışarı kaçışa göre azalır. Yani çıkış artar. Yâda terside olabilir. Böylece ısıl denge oluşur. Evren Hiçbir zaman, tam bir ısıl dengeye gelmedi. Eğer gelse idi, bu her şeyin sonu olurdu. Evren genişlediği ve soğuduğu için çok ısıl denge durumlarından geçmiş ve geçmektedir.

İşte parçalı sistemlerin bu ısıl dengelerde oluşları, o birliğin, hem kendi sınırlılığıdır, hem de evrensel belleğin tamamının değil de; o, belli bir anındaki evrenin, geçici ısıl dengede olduğu durumdaki olup biten belleğin, içeriğini taşır. İşte bu anın hafızasını taşıyan ısıl denge durumuna “”kozmik arka alan ışıması”” diyoruz.

Böyle denge durumları hiç kuşkusuz; sipin, enerji, konum hız gibi özellikleri koruma ile olur. Korunan bu özellik, ya sistemin kendi iç işleyişi ile belirir. Hız, enerji gibi değerleri fazla olan sistem, dışarı parçacık atarak denge durumuna gelir. Azalan değerlerini ise, dışarıdan parçacık ithal ederek, enerjicisini artırıp denge durumuna gelir. Denge durumuna değin, bu aralıklarda parçanın girme çıkma oranı, birbirine göre büyük küçük olacaktır. Denge durumundaysa; sisteme giren ve sistemden çıkan parçacık sayıları eşit olacaktır. Bu durumu biz referans alıp, hareketsiz deriz!

Bu durumları yaratan başlangıç koşulları değildir. Sistemin o an kazandığı özelliğin durumsal korunmasıdır. Yani evrenin her noktasındaki ısısal denge durumunda olursa evrenin sıcaklığı ancak bize tam olarak tanımlanabilirdir. Ancak bu özellikler hiç değişmez değildir. Çünkü her bir parçacık, her bir komşuları tarafından, itilip çekileceklerdir.

Bu istatistikî denge durumları, belli özellikleri organize eder olacaktır. Sistem özellikleri belli aralıkta olan böyle organize birliklerin, enerji hızları aşırı artar, ya da azalırsa; sisteme giren ya da çıkan parçacıklar; denge oluşuncaya kadar, sisteme girme, ya da sistemden çıkma oranı, denge durumlarından, bu aralığın döngüsü de, büyük ya da küçük olacaktır.

Dünya yüzeyi yıldız yüzeyi gibi ısıl dengede değildir. Bu yüzdendir ki yarınki hava tahmini yapma güçlüğü mümkün olmakta. Oysa bir yıldız kalbi, çok doğru yaklaşıklıkla hesaplanabilirdir. Işıma bir ısıl denge olayıdır. Dünya'da denge durumlarından, denge durumlarının, alt üst sınırlarına sapışlar, hayli oynaktır.

Yani maddenin ısıl denge biçimi ışımadır. Işıma sıcaklığa bağlıdır. Eş deyişle birim zaman hacimdeki ışımanın enerji miktarı, o parçacığın dalga boyunu ve sıcaklığını verir.

Tam soğurucu yüzeylerde, belli bir dalga boyundaki enerji, bir saniye içinde bir santimetre karelik bir alanda sabittir. Buna eşdeğer sıcaklık denir. Yani kara cisim ışıması olaraktan söylenir. Buradan da hareketle ilk bir milyon yıl içerisinde, ışınım ve maddenin aynı dengede koşullarında olduklarını söylemek olasıdır. Yani kara kutu olan evrenimiz, kendi içeriğinin sıcaklığına eşit sıcaklıkta, bir kara cisim ışıması yaymış olmalıydı.

Kara cisim ışıması ile dolu bir kara kutu enerjisi, artan dalga boyu oranı ile enerji hızla artar. Belli bir maksimum değere ulaşır ve tekrardan da hızla düşer. Buna Planck dağılımı denir. Azalan dalga boyu, kantlardaki enerjiyi artırır. Yani enerji kuantları (topakları) kısa dalga boyları, çok az foton içereceğinden, ışınımdaki sıcaklık düşmesini açıklanmış olur. Işık ikili bir görünüştür. Işığın bir yüzü dalga görünürken, diğer yüzü parçacık, davranışlıdır.

Sürecek

a href='http://www.ozgurlukicin.com' target='_blank'img border='0' alt='Pardus... Özgürlük İçin...' title='Pardus... Özgürlük İçin...' src='http://www.pardus.org.tr/banner/bts01.png'/a

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 13.2.2009 11:40:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya