Biçimsiz Kaftan Şiiri - Behram Filinta

Aşk öyküsüne şu şekilde grizgah oldu;
Geceleri şiir alışkanlığınız nereden geliyor?
Ey ihtişamlı sevda dedim.
Kimisine güneş ışıksız kasabadır,
Kimisine ise karanlık ışık panayırıdır.
Aydınlıktan nefret edenler güneşe söverler.
Şair olan beyfendiler edebiyat okumaz!
Şair olan hanımefendiler edebiyat okumaz!
Şu sıralarda edebiyat sıralarında şairlerin ve muharrirlerin ismi, doğum tarihleri gezinir, bitkin düştüklerinde imtihan kağıtların da soluklanırlar.
Şiirlerin duygularına dair tek bir emare yok.
Şiirler kapı dışarı edilmişti.
hanımefendiler, beyfendiler
Ben bilimsel bağlamda değil
Tinsel bağlamda edebiyatçıyım.
Kahvaltı masasına sipariş verdi sevgili yar,
Şiirler servis ettim masasına.
Ağzından bilgimi süpüren cümle çıkı verdi.
Neymiş benim kadar bilgili değilmiş.
Ey aklımı başımdan alan sevdalı yar.
Kendimi seninle kıyaslama curetinde nasıl bulunayım canıma mı susadım ben.
Ben körpe bir nadamım senin yanında,
İçimde bir cevherin yattığı falan yok.
İçimde yatan tek parça dalkavuk acının yatığını biliyorum.
Onu uykusundan dürtmek saldırısında teslim olmalıyım.
Bir haber öbür tarafa naklim oldu zannetim, cennnete seninle sohbet ediyorum sandım bir an.
Beynimden yüksek ihtimalle çıkmaza sokan düşünceler çıkar. Kuvetli bir ihtiras gösterisinde bulunuyorum alkış alamıyorum.
Dar ağacıma kurtçuklar dadandı
Ardından geriye sadece karalanmış ve birbirlerine yapıştırlmaya çalışılmış kelimeler kalır.
Bir kadına vurulmanın vakti olmadığını yüreğime ithar duyurusunu yaparım. ikaz dinlemiyor
Çocuklar gibi mızmızlanıp duruyor.
Sessizsin sen yerimi gasp edemezsin
Pusulam sende saklı.
Sakladığın yerden çıkar,
Çıkalım beraber yolumuza bu hoyrat karanlıktan kurtaralım kendimizi.
Deliler mantığın vuslatına kavuşmuş maliklerdir. Aklını yitirmeyenler ise pek muvvafak olmamışlardır.
Gökyüzüne bakma korkun varsa
Yerin dibliklerine açılan çukurlara bakalım ve yahut istersen girelim.
buğulu bir aynadan kendinize bakmaktan mutluysanız
Bozbulanık bakışlarınıza bulanık, buğulu bir objenizde ben olmak isterim,
çözülmeyen, belirmeyen bir obje
Unutkanlığın mürüdiyim ve her gün unutkanlığın mahzen mekanına devamlı müdavimiyim.
Beni bir beyaz gömleğin üzerine sıçramış kan lekesi gibi sürdünüz teninize.
Gözyaşlarını sürme çektim gözlerime
Geri dönüşün yolu yok.
Beni kabul etmezseniz, lanet olur muska olarak boynunuza takılırım.
Ben bir antika ruhluyum / uyuşurum size.
Ölmek basitir ben her gün bu basitliği yaşıyorum
Ayyaş bir kelebeğim savrulurken kalbinizin ayıklığına konarım.
Hayır derseniz,
aksi takdirde kazmaya ilk dananan siz olursunuz.
Ruhumun ölüşüne sanık olursanız yetim duygularım beduanın prostestosunu size karşı gerçekleştirirler.
Ama sizi giyim kuşam edebilirim kalbime.
Lanet ki insanın öfkesini dinginleştirendir
Lanet şırıngasını bütün tacizci bedenlere sapmalak isterim.
Tarih bir topraksa, tarihçiler işgalcidirler. herkes kendince bir senaryo yazmakta.
Mezarlıklardan çıkacak bir çift eller ise eksik kalan intikamın damgasıdır.
Sizi boş sayfalı kitaplara şiir olarak kaçıracağım, siz gül'den bohçanızı hazırlayın. söğütten bir çift örgülerinizi katmayı sakın unutmayın!
Güneş size işaret verecek güneş doğduğunda kapıda bitiniz.
Ya da ziyan olmayın arka bahçede goncaların arasında durun, ben geliceğim sizi almaya.
Hülyanda bile gerçekçi olmak istiyorum ya da kabuslarınıza soluk.
Vedalaşmalar tanrı tarafından bize günah sayılmalı, sen yeni bir başlangıcın Havva'sı olmalısın sana bir Adem lazımdır.
Sen örgülerini unutma unutursan kefenime kurdele yaparsın.
Ruhunun önünü keseceğim ki yanlış patikalara, diyarlara göçmesin, uygun iklim kalbimdir.
Karanlık defilesinde hep sizi öpeceğim bir dokunuş hissi vermeden.
Buselerden tahriş edilecek bedeniniz sonra ruhunuz kılıfından çıkıp özgürlüğe kavuşacak.
Yarın bütün kayboluşların arasında sizi kalbimde bulmak isterim.
Şiir molla verdi, yarın rotasına devam etmeli!
Saygıyla uğur ediyorum sizleri kelebekleri pek yormayın sizleri taşıdıkları yer yakın olsun kalbimin içine.
İyi geceler sevdalı kuyu,
İyi geceler son.
Sonsuz sabahlara...