Gün onun, çalımlı mı çalımlı...
Bakmayın üstüne başına
Belini saran bir dolayım kemer, göbek üstü
Bir bıçak, oradan sarkan, parlayan
Kanlı, dışkılı, gri çizme içinde hapsolan pantolon
Masatlı, pasaklı
Kaytan bıyıklı, yaman mı yaman!
Bugün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Devamını Oku
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Antolojiye ilk girdiğim yıllardı....Bu şiiri tam yedi yıl önce okumuş, çok etkilenmiştim. Hala güncelliğini koruyor. Her Kurban bayramında bu şiiri anımsarım.... Kutluyorum bir kez daha içtenlikle öğretmenim...Nicelerine....Esenlikle...
Eskiden padişahlar zamanında, mezbahada kesim işi yapanlar, insanlık duygularını kaybetmesinler diye altı ayda bir değiştirilirmiş. Saray bahçesinde veya bostanlarda bahçıvanlık yaptırılırmış bu bıçakçılara.İnce bir düşünce bence. Acaba günümüzde böyle bir uygulama var mıdır?. Hiç zannetmiyorum, karısını kıtır kıtır kesen bir adamın nasıl bir işte çalıştırıldığını sorgulamak lazım.Gözlerini kan bürüyen bu insanları, nasıl cezalandırmalı, nasıl tedavi etmeli ki kurtulsun kadınlar da kurban olmaktan.
Güzel ve çok yönlü çalışmanıza kadın gözüyle baktım,hemcinslerimi korumak adına.Beğeni ve göz izlerimi bırakıyorum güzel dizelere, inci çiçekleri eşliğinde, dost eliyle gönülden.....Allah hepimizi, gözü dönmüş, bıçakçılardan korusun. TEBRİKLER..Necdet ARSLAN kardeşim ++
Çok söze ne gerek; şair dostum anlatmış anlattıklarının hepsi gerçek. Kurban, kurban... Kurban.... nedir bu kana doyumsuzluk? İsraf etmeyeceksin, telef etmeyeceksin, savurganlık inançlarımızda çok haram, gerekli olan yeter!.. Şu desinler yok mu, su gösteriş düşkünlüğü, beterden bin beter! Hiç bir ülke bimiyorum bizden başka, denizleri kıpkızıl kana boyansın, 'islam bir kez kurban keserse yeter', sen kısır beyninle Allah'ı mı kandıracaksın? Bir ylda ülkemizde gereksiz kesilen kurban sayısı nedeniyle etin kilogramında gereksiz yere 3 liralık artış oluyor. Canlı hayvan sayımız bilinçli olarak katlediliyor ve sonra Şili'den, Arjantin'den canlı hayvan ihraç etmeyi düşünüyoruz. İki üç sene kurban kesmeyi ysaklayın, bakın o zaman dar gelirli yurttaşlarımızın et alma şanısı ne kadar yükseliyor. Sevgilerimle... Tam puan + Ant...
Sosyal içrerikli ve oldukça anlamlı hayatın yükünü taşıyan çok güzel şiiri için usta kalemi yürekten alkışlıyorum.Saygı,sevgilerle.
hocam hayranlıkla okudum bu nefis şiiri...
bayramların bazı sahneleri gözümün önünde canlanıverdi.ebrikler üstadım çok akıcı bir çaılşmaysdı. selam ve dua ile.
kutlarım gerçekçi şiirinizi...
Bıçakçının Günü
Gün onun, çalımlı mı çalımlı...
Bakmayın üstüne başına
Belini saran bir dolayım kemer, göbek üstü
Bir bıçak, oradan sarkan, parlayan
Kanlı, dışkılı, gri çizme içinde hapsolan pantolon
Masatlı, pasaklı
Kaytan bıyıklı, yaman mı yaman!
Helalindendir.
”Ya Allah! Bismillah...Allah ü ekber! ”
Diz yerde, sol el belde, serde, okşamaklı
Kınından çıkan yeni yetme ses!
Bir iki defa ensede gidip gelen insaniyet, şefkat
Sonrasında tutulan nefes
İşte o an, havaya kalkan kol, parlayan
Vuruş enfes, an'ı durduran...
”Konuşmak yasak ya!
Can çıkmaz yoksa beyim, böyledir
Seyret sadece, sesini kes! ”
”Mübarekler ağır mı ağır, eti biraz yağlı
Semiz, ciğerini yardım işte, yenir, temiz.
Hey! Sıradaki! Sen getir, hadi..”.
Ötelerden bir ses:
” Baba biz daha çok bekleriz.. ”
”Cıgaram bitsin, biraz insaf! Biz de insanız
Yirmi üç etti bugün …
Rabbim günaha saymayası
Ne de olsa bizimkisi de bir ekmek parası …
Dili dışarıda, kuyruk sallayanlar
Gövdeden koparılmış baş, koparılmış ayaklar
İki yüz seksene alınan yirmi üç kilo et
Yedi parça pay
Ve her boğazlanışta boşalan kan,
Önce ılık ılık fışkıran, sonra donan …
Hepsi bu kadar!
Bugün onun krallığı
Bilek yorgun, gönül kırık, elden ne gelir?
Her darbeden sonra yüreğinde dağlanan
”Hemen parçalanmaz et, beklet biraz, donsun...
-Yirmi yeter mi kardeş? Al, helal olsun…
Derisini veremem, yeri var...”
Türk Hava Kurumu, cemaatler, yurtlar adına dolananlar …
Hayırdandır, tuzlananlar...
”Biraz beklet davarı, sıkı tutun yuları, kaçmasın
Başınıza dert açmasın
Geliyorum birazdan, bekle biraz, bekle kurban! ”
Necdet Arslan
-değişik bir çalışma, farklı anlatım, ustaca bir yorum,,
-şairimizin bahçesinde dolaşırken,
-iliştim...
Bilek yorgun, gönül kırık, elden ne gelir?
dökülmüş salkım saçak her şey ortalığa..
Mustafa Yılmaz
Dili dışarıda, kuyruk sallayanlar
Gövdeden koparılmış baş, koparılmış ayaklar
İki yüz seksene alınan yirmi üç kilo et
Yedi parça pay
Ve her boğazlanışta boşalan kan,
Önce ılık ılık fışkıran, sonra donan …
Hepsi bu kadar!
Bugün onun krallığı
Bilek yorgun, gönül kırık, elden ne gelir?
Her darbeden sonra yüreğinde dağlanan
”Hemen parçalanmaz et, beklet biraz, donsun...
-Yirmi yeter mi kardeş? Al, helal olsun…
Derisini veremem, yeri var...”
Türk Hava Kurumu, cemaatler, yurtlar adına dolananlar …
Hayırdandır, tuzlananlar...
Çok detaylı bir gözlem yine çok akıcı bir üslupla anlatılmış. Yazar, bizi bıçakçının yanına kadar götürmeyi başardı. Kutlarım.İlhamınız daim olsun. Tam puanımla listemde.
Bu şiir ile ilgili 19 tane yorum bulunmakta