I.
'Bıçak kemiğe dayandı'için değil
kemiklerimde bıçak çizikleri
iliklerimde ilişilmez bir keder
ve ağzımda bıçak açmaz
bir suskunluktur hayat...
Dizlerine değil
saçlarınsız bir yastığa
düşer başım
saçlarına düşen
bir damla olmayı
kurarak uyuyorum
Bunca uzaklığa inat
kalbinin BİZ yanından
kopan çığlıkları duyuyorum...
yorgun filan değilim
Mağdur ve mağlubum sadece
yenilmeye doymayan
bir pehlivan tadında
Kalem gölgesini düşürür
hayâlinin flu silüetine
Ben her seferinde
bir araba dayak yiyen
ama yine de uslanmayan
bir çocuğun inadında...
II.
Irmaklar sesini ödünç almışlar
bu yüzden Sen konuş sular köpürsün
aksın çığlığınla Dicle ve Fırat
varsın dalgaları beni öldürsün...
III.
Dedim ya
sen varsan çaya şeker
ekmeğe tuz istemez
sen her kaytarış vakti
bardağın saydam ağzının
dudağıma gelen tarafından
içime tüteceksin...
Can evimden yarılsam sen akarım içimden
bir gün çıkar gelirim bil ayak seslerimden
bir kaçak çay içmeye o güzel ellerinden
buğusunda yıkanıp arınmaya kendimden...
IV.
Trt repertuarına
hak kazanmamıştır türkülerim
velakin dört duvarı odamın
benim en saygın
ve saygı değer dinleyicilerim
Onlar çatıların ağırlığından
Ben se
kendime olan ağırlığımdan söylerim...
Ola ki hani
bir gün odam yıkılır da
sesim taşarsa dışarılara
yani senin olduğun
yani senin olduğum
o uzak ötelere
akvaryumdan firar etmiş
bir balık gibi
yayılırım çığlık çığlık
virüsü özgürlük ve
son derece bulaşıcı
ve de tehlikeli bir hastalık gibi...
V.
Ne şairliğin
ne de kalemşörlüğün meraklısıyım
Dert değil'varlığı garantisiz adımın'
yanında'ozan- yazan
hatta'bozan'filan yazmasın
ben sana yazılan şiire yazanım
ben sana yanan türküye figânım
ben sana adanan ömre
asâsı kalemden bir ihtiyarım
Bu yüzden
kör kötürüm halimle bile
bu kadar bedbaht
bu kadar bahtiyarım...
VI.
Böylesi imkan sarhoşu bir çağda
birbirimizin amansız imkansızıyız
Birimiz hayatın üvey evladı
diğeri uzakların kızıyız
en fazla
içimizdeki kalabalıkların yalnızıyız
Yine de birimiz diğerinden söz açınca
içten içe taşan
o tadı başka ağrı
o tarifi yazılmaz sızıyız...
VII.
Aynı şehirde olmamanın acısını
aynı göğün altında
olma gerçeğiyle sarıyorum
Bu bazen'kız saçı sarı'tütün oluyor
bazen sert ve bol telveli bir kahve
Ne ki sigaramın dumanında
dağılmıyor tebessümün
Ne ki başım düşmüyor
kahve buğusu kokusuna göğsünün...
Ellerim yüzüme kapanıyor
Gövdem yerlere kapaklanıyor
ne zaman kalem ismine raksetse
içimde bir şeyler ayaklanıyor
Yazmıyorum ismini
işte yazmıyorum!
Seni kendinden bile saklıyorum
Ve dizlerine düşmedikçe başım
Adını yazmayı kendime yasaklıyorum...
VIII.
'Yasak'dedim de
şeytanın teki;
'yasaklar çiğnenmek içindir'
diye fısıldadı
O'na uyan Ondan beter olsun!
Yüzün ki ayın ondördü gülüş
Dinlemedi geldi
uykumun eşiğine ışıldadı...
Kayıt Tarihi : 6.11.2009 23:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!