Bianka Şiiri - Kaan Kılıç

Kaan Kılıç
46

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Bianka

Bianka vahşi ırmak gibi ruhuma akma
Dörtnala şahlanırsın karanlığı yırtarak
Közlenmiş bir yangını ellerime bırakma
Kızgın bir volkan gibi ediyorken infilak!

Yokluğun ciğerime damlatılan bir kezzap
Gidişin damarıma zerk olup azar azar
Boş bıraktığın masa cehennemi bir azap!
aramızda mesafe Çin Seddi kadar uzar!

Akar kanın yaramdan kapanmaz yaralarla
Kılıçtan bir yağmura bırakma nolur beni!
Bekliyorum yine de ağlayarak vakarla!
Zehirlenmiş kıtmire zakkum etme kendini!

Canhıraş kopartılan bir tufan ortasında
alabora edildim koştururken göğsüne
gözyaşım keskinleşen kılıç gibi kınında
çıkmıyor ki bianka saplansın ciğerine!

Çöz bırak saçlarını endamına et zebun
Giyotinse nefesin ense köküme ine!
Düğümle soluğumu çözülmesin meczubun
Sür ruhunu dörtnala gövdemin üzerine!

Nasıl da parçalandık bir vahdetten ikimiz
Eksildikçe hükmünden bianka artık avun
Yarılırken ikiye sen en çok kızıl deniz!
Ben korkuyla göğsüne kapaklanan firavun!

Sokağı yılan gibi bırakarak ardında
sersefil şu gövdemden kalkıp da gidemezsin
kıvrılmış bir sokağın zehrinin arkasında
enkaza dönmüş kalbin bırak da beni ezsin!

Bir sokaktır yokluğun eksik, karanlık ve loş
azabınla koşturdum endamına kalıp mest
bilirsin şu kıtmirin yalnızca sana sarhoş
akmayan gözyaşları tek kalbine putperest!

içindeki kanyonda milyonlarca vahşi kuş
üşüştüler ruhuma durmasın iç kanamam
bitap düşer inerken sana çıkan her yokuş!
Yokluğun bir uçurum düşerken tutunamam!

Sarsıntılı depremdir gidişinse bianka
Hüznüm konturpiyede titre benim yerime
Sen külümden şahlanan lanetlenmiş bir anka
Git de doğur kendini basarak küllerime!

gergin yaydan fırlamış oktur sen de her bakış
temaşa mıhlanırken söyle bianka kimsin
bakışınla dört mevsim hafızamda karakış!
Maktülünden kaçtıkça elbette katilimsin!

Ateşgah bedeninle yakarken kinin kime
Benzimi tutuşturan Bir yalazdı nefesin
Azgın bir yangın bırak öyle git ellerime!
sızlayan bir kül müdür bianka senin sesin!

Zapt olmaz fırtınasın açılırken denize
kıyıysa rüzgarından dilendiği merhamet
denize dik uzanmış kıyıydım ikimize
kıyı bekler daima açıklardan bir rahmet!

Rahmet etsen bianka lanetlenen ceddime
Bir telafi bağışla yankıma kelamından
Beddua gibi inme çürüyen cesedime
Kılıcımın cesedi nolur çıkmasın kından!

Çektiğim ızdıraplar bilmem ki kime selef
Geçmişimin halefi sefil olan gelecek
Bir ağrı nöbetini ben tutmakla mükellef
Ağrıdıkça anladım bianka dönmeyecek!

Gidersin dağıtarak çehremdeki mahşeri
Bana kalır kıyamda darmadağın bir araf
Kalbime çöken enkaz söyle kimin eseri
Kovdu bizi bir zaman sığdığımız fotoğraf!

Sen Efsunkar bir anka çalkantılı göklere
Uçup gittin küllenmiş kanadından bir kuşun
Sen göm beni bianka dirileceğin yere!
Kanatların alnımda süratle seken kurşun!

Suskun bir çığlık gibi göğe yükseldiğin an
Tez elden in göğümden vurulur yoksa sesin
vesveseli çığlıktın sustukça fısıldanan
kan kaybeden sesinden bu lekeyi kim silsin!

Tufan gibi yağmurun ortasına bıraktın
Yaktığım her ağıtta bianka ismin yarım
Kezzap bir gözyaşıyla bağrıma nasıl aktın
sırılsıklam ağlarken patlasın şahdamarım!

Çekiliyor çehremden yeri kaplayacak kir
Dokunamam akarken kanımda bir çağlayan
Sen Bianka kalbimde yeni emilmiş zehir
Bir sarnıç yıkıntısı lanetle uğuldayan!

Vah benim palazlanmış kırbaçsı ağrılarım
Göğsüme rahmetsiz bir uçurum daha eksin
Git haydi hafızamdan silinsin yadigarım
Kandıramam kendimi artık dönmeyeceksin!

Kaan Kılıç
Kayıt Tarihi : 2.6.2008 17:07:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Kaan Kılıç