Ne zaman eski adliyenin arka kapısının karşısında, Tüfekçi Yusuf İşhanı kapısının bitişiğindeki bürosuna girsem, bütün işini bırakır gülümseyerek kollarını açar bana Mustafa Bakkaloğlu. Arkadaşın bunca vefalısı az bulunur.
İlk oynadığı onunla bugünün arasından yarım yüzyıl geçmiş olmasına karşın, Ona her gidişimde tek ortak noktamız tiyatro olur. İkimiz de geçmiş günleri özlemle anar, son bir oyun oynayarak nostalji yaşama konusunda birleşiriz.
Bu konuşmamızın üstünden geçen günler boyunca isteğimiz hep düş olarak kalır.
“Gaziantep’te Tiyatrolu Yıllar”ı” yazarken Bakkaloğlu’nu es geçmek olmazdı. O, tiyatro’ya 12 yaşında başlayan bir sahne aşığıdı. Sahne sanatına gönül veren en az 50 kişiyi başına toplamıştı. Onlara kılavuz olmuştu.
Gaziantep Şen Tiyatro’yu, Gaziantep Gençlik Tiyatrosunu kurarak en az 50 oyun sahnelemiş, 50 oyunda da önemli rollerde oynamıştı.
Buluştuk. Yarım yüzyıl öncesine döndük. Günümüze doğru gelerek keyifle onun tiyatrolu günlerini andık.
“Şen Tiyatro” adının, izleyenlere neşeli zaman geçirmeleri için konduğunu sanırdım. Öyle değilmiş. Evlerinin bulunduğu Şenyurt Mahallesinde kurmuşlar mahalle arkadaşlarıyla ilk tiyatrolarını. Bu nedenle Şen Tiyatro olmuş üç duvarlı dünyalarının adı.
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu
Deli cafer ismail tayfur ve şaşı
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta