Hep sevmişimdir Yaşar Özen’i. Tarafından sevildiğimi de düşünmüşümdür hep. Sanmam ki benim sevdiğim kadar çok sevebilsin o da beni... Örnek olarak almıştım kendime bu güzel insanı. Özenmişimdir hep çabalarına, çalışmalarına, yazılarına...
Herkes gibi ben de Gaziantep’in yerel gazetelerindeki yazılarından tanıdım onu. Halkevimizin Güney Postası Gazetesine kadar uzanır mıydı yazıları? Sanki oradan da Gaziyurt’tan da anımsar gibiyim.
Kentimizde en uzun süreli yazdığı tek gazete yerel Sabah olmuştur, bu kesin. Yıllar yılı o gazetede yazmaktan şaşmadı hiç. Ta ki son zamanlara kadar. “Bir ömür, aynı gazetede nasıl geçer, bu ne güzel sadakat örneğidir” diye düşünürken nazar değdi. Bu yaz ansızın, o gazeteden koptu Yaşar Özen.
Uzun yıllardan sonra, benim de “Güzel Gazianteplilerim”in bir bölümümün yayınladığım Ekspres’te görmeye başladım yazılarını. Halil Zor arkadaşımızın gazetesidir Ekspres. Bu gazetede paylaşabildi Özen ağabey okurlarıyla en içten düşüncelerini, sansüre uğramadan.
Sonra ansızın oradan da topladığını görüyoruz göçünü. Bundan sonra bir süre Hakimiyet’te yazacaktır ustamız. Sonra ne akılsa, dünya görüşünün asla bağdaşmadığı biri tarafından çıkarılan “Doğuş”ta rastlıyoruz imzasına.
Aslında ulusal gazetelerimizden birinde yazmayı çoktan hek eden iyi bir yazardır Yaşar Özen. Neden olmadı bilemem. Bu da bir şans işi zahir.
İlk, orta öğrenimini Gaziantep’te yaptığını biliyorum. Daha bu yıllarda yerel gazetelerde yazmaya başladığını da biliyorum. İstanbul Erkek Lisesinden sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsünü bitirdiği, aynı üniversitenin Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi bölümünde okuduğuda bilgilerim arasında yer alıyor.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta