BGG 057 Yirmi dört saat başından çıkartmazmış kara şapkasını Celal Sönmez (Benim Güzel Gazianteplilerim)
“Kara Şapkalı Adam”dı meslek camiasında adı. Bir rivayete göre yatarken bile başından çıkartmazdı o kara şapkasını. Celal usta da derdik ona. Akyollu bir Sönmez’di o. Matbaacılık yapardı.
Ben küçükcük bir çocukken onun, Kutlarlar’ın Karagöz Camisi karşısındaki matbaada çıkarttığı Ses Gazetesi’nde kalfalığını hayal meyal hatırar gibiyim.
Orada dikkatimi çeken şey, kendi yaşlarında olan matabanın yöneticisi, patronun oğlu Vedat Kutlar’ın ona karşı da öbür işçilere karşı da kardeşiymiş gibi davranmasıydı.
Gözlerinin mesleğini sürdürmesine elvermemesi üzerine başka bir iş tutmaya karar verdi Celal usta. Ne iş yapabilirdi ki matbaacılıktan özge? Bir kere matbaa mürekkebinin tadı bulaşmıştı damağına.
Böylece orta yolu buldu o da... Hem yapacaktı hem yapmayacaktı matbaacılığı. Nasıl olacaktı bu iş? Matbaa malzemeleri satışı yapan bir dükkan açarak camiadan uzaklaşmamış olacaktı.
Böylece açıldı 1970’li yıllarda Şıhcan Caddesindeki mini matbaa malzemeleri mağazası. 57x82, 70x100 kâğıttan özge her şey vardı bu mini mağazada.
Küçük bir el pedalı baskı makinesi bile vardı. Üç duvar raflarla tıka basa rengarenk matbaa mürekkepleri ile davetiyelerle doluydu.
Dükkân dardı ama Celal Ustanın gönlü genişti. Gelen müşteriler, dostlar “ayakta kalmasınlar” diye o minik mağazaya bir sürü de sandalye sıkıştırılmıştı.
Celal ustanın bugün bile güzellikle anılan bir şöleni vardı. Lahmacun partileri...
Hiç bir partiye sıcak bakmayan ustam, “Biz lahmacun partisindeniz. Kendi lahmacunumuzu da kendimizden yeriz” ilkesiyle yola çıkmıştı.
Her Cuma günü öğlenleri onun mini mağazasında toplaşır, sıkışır, tadına doyum olmayan lahmacunlarını kapış kapış yerdik.
Aslında kapış kapış yememize gerek yoktu. Çünkü herkesin yiyebileceği lahmacun sayısı belliydi. Önceden her birimize ayrı ayrı telefon eder, “kaç uvak” istediğimizi sorardı.
Ismarladığımız lahmacunların parasını alırdı bizden ama telefon paraları kendisinin kesesine küserdi. İçimizdeki en büyük lahmacun düşmanı Hilmi Ustaydı. 12 taneden eksik lahmacun ısmarlarsa korkuya düşerdi Celal usta. “Aman, hasta masta mısın Hilmi? ..” diye kaygıyla sorardı. “İştahın niye yok oğlum. Doktora moktora götürelim mi seni? ..”
Sen meslekdaşlara bu kadar yakın olursan, onlar da suhrayı yükerler sana. Yüklediler de sonunda... Babam Necip Bahri Günenç, Matbacılar ve Kırtasiyeciler Derneği bölüm başkanıydı Esnaf Kefalet kooperatifinde.
Yeteri kadar matbaacı esnafı olmadığından çareyi Kırtasiyecilerın gölgesine sığınmakta bulmuşlardı o zamanlarda.
Birdenbire nasıl arttı böyle kentimde matbaa sayısı! .. Şu günlerde onca çok matbaa var ki, nerdeyse Bakkallar Derneği üyelerinden fazla bizimkilerin üye sayısı. O yıllarda babam dernek başkanlığını bırakınca, yeni bir başkan arandı. Kimse böyle bir görevi üstlenmek istemiyordu. Sonunda gönlüne koymadılar, Kara Şapkalı Adam’a yüklediler işi.
Gönülsüz gönülsüz üstlendi Matbaacılar Derneği Başkanlığını Celal usta. Ama çook uzun yıllar seve seve de yaptı.
Celal Ustanın bir adının da “Kara Şapkalı Adam” olduğunu söylemiştim başta. Evet, siyah renkli bir kastket bulunurdu başında hep.
Çok özden arkadaşları arada bir ona takılmak için bizilere, “Celal usta kara şapkasını başından yatarken de çıkartmaz, hamamda da...” derlerdi.
Özel bir nedeni yoktu şapkasını başından çıkartmak istemeyişinin. Çoğumuz gibi yaş keliydi. Hepsi o kadar.
Ustam camiaya iki oğul armağan etti. 1995 yılında bizleri terkederken. Biri kendisi gibi matbaa malzemeleri satış işini sürdürdüyor. Çukurbostan’da, Eski SSK’nın Bölge Müdürlüğü binası arkasında büyük bir mağaza açtı bu oğul. Adı Ökkeş Sönmez.
Yıl 2005... Orada kara Şapkalı Adam’ın oğlunun kahvesini içerken, son Sönmez’i taktir ediyorum. İşini genişleterek babasına rahmet salmıştı. Öyle ya, her oğula nasip olmaz baba işini babasınınkinden öteye götürmek.
İkinci Oğul Cahit Sönmez, Değirmiçem’de matbaacılık yapıyor. Onun matbaası da oldukça modern, oldukça büyük. Sanırım Celal Usta oğullarının bu başarısını görse, sevinç gözyaşlarını saklayamazdı.
Toprağın bol olsun Kara Şapkalı Adam. Seni hep “İyi Celal Usta” olarak anacaklar geride bıraktıkların.
Kayıt Tarihi : 28.6.2009 00:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!