Sevgi kokulu öğretmen Ertan Aykın
Kimi yazarlar “Beni falanca okuttu” diye...edebiyat öğretmenleriyle öğünürler. Benim ne yazık ki öğünebileceğim bir edebiyat öğretmenim olamadı. Ama sevdiğim Türkçe öğretmenlerim, öğünebileceğim bir resim öğretmenim oldu. Örneğin ilkokuldaki Başöğretmenimiz Şakir Sabri Yener. Eşsiz bir dil öğretmeniydi. Sanırım hiç kimsenin böylesine değerli bir dil öğretmeni olmamıştır.
Sonra ortaokulda Ali Büyükmurat öğretmenimiz oldu. Daha sonraları Başöğretmeni dolduğu Ahmet Çelebi okulunda öğretmenlerinden bir oldum onun okulunun.
Hiç sözlü yapmazdı Ali öğretmenimiz. Hep yazılı yapardı. Türkçeyi sevdiğim için doğal buluyordum onun yazılılarıma hep on numara vermesine.
Bir gün nasılsa yazılısına hazırlıksız yakalandım. Şimdi yanıt vermesem ve zayıf alsam hem benim için prestijim sarsılacaktı hem de kendisi düş kırıklığına uğrayacaktı. Yapılacak tek şey vardı. Kopya çekmek. Ben de bunu yaptım. Yaşantım boyunca ilk kez kopya çektim.
Dersten sonra sorularla yanıtları karşılaştırdığımda bunu da yüzüme gözüme bulaştırmış olduğumu göndüm. Yanıtlarım baştan sona yanlıştı. Kesin sıfır alacaktım. Fevzi Günenç’in yükselme Devri sona ermişti!
Sonraki derste yazılı notlarını dinlerken yerin dibine geçmeye ya da en azından masanın altına saklanmaya hazırlanıyordum. Adımı numaramı okudu. Verdiği notu açıkladı: On! ..
Şaşakalmıştım. O güzel öğretmenim ya yazılılarımızı hiç okumuyordu ya da ikimizi de düş kırıklığından kurtarmak için bana torpil yapmıştı.
Sevdiğim ikinci öğretmenim Abbas Yolcu’ydu. Elbette ki Yolcu değildi soyadı. Ama o soyadını hiç bir zaman söylemedi bize. Her soruşumuzda Abbas Yolcu diye yanıt vermekten keyif duydu.
Sanırım düzene aşırı muhalif oluşundan, bunun sonucu olarak da sık sık sürgüne gönderildiğinden kendine bu adı yakıştırmıştı. Onunla da birbirimizi çok sevmiştik. Ne var ki böyle güzel bir öğretmenin öğrencisi olmaya, bizi sadece bir kaç aylığına layık görmüştü bakanlık.
Resim yeteneği olan bir öğrenci değildim. Ama Ticaret Lisesinde okuduğum yıllarda resim öğretmenimiz olan Ertan Aykın yaptığım ödevleri nasılsa hep on numara vererek ödüllendirirdi beni. Çoğunlukla sınıfta yapardık bu ödevleri.
Ben ödevimi bir an önce yapıp Orhan Kemal’in Avare Yıllar’ını, Baba Evini; Panait Istırati’nin Kira Kiralina’sını, Arkadaş Mihail’ini, Baraga’nın Dikenleri’ni, Sokak Kızı’nı, Angel Dayı’sını, Kodin’ini okuyabilmek için modern resim süsü vererek çırpıştırdığım ödevimi herkesten çok önce öğretmen masasına bırakırdım.
Ertan öğretmenim sanırım benim zaafımı çok iyi bilir, buna gizlice izin verirdi. Tamam izin verişi büyük jestti ama resimlerime niçin hep en yüksek notu verirdi?
İyi Şair Seyfettin Başçıllar da Kimya öğretmenimdi. Dışarda iyi arkadaşıydım. Evinde yatılı kalır, ziyafetine konabilirdim bunlara karşın o bana sınıfta hiç tolerans tanımaz, hep kötü notlar verirdi. Ben de iyi bir kimya öğrencisi değildim canım...
Ertan öğretmenimin niçin böyle davrandığını ancak şimdilerde, öğretmenlerinin öğrenciliğinde ona, dersten artırarak kitap okuyabileceği zamanı tanımamış olmasına bağlayabiliyorum.
Kim bilir belki de kimi öğrencilerde olduğu gibi, kimi öğretmenlerin de neden aramadan sevdiği öğrencileri olurdu.
İstanbul’a ikinci gidişimde onun Beyoğlu’nda Tarhan Lisesinde öğretmen olduğunu öğrendim. Ziyaretine gittim. Bir öğrenci ziyaretinin bir öğretmeni bunca çok sevindirebileceğini hiç mi hiç tahmin edemezdim!
Nasıl kucakladı beni, nasıl sevgi dolur sözler söyledi! .. Gözleri sevinçten ışıl ışıldı. Çok mutlu olmuştu, çok... Beni de çok mutlu etti elbette ki onun bu davranışı.
Öğretmenliği boyunca da resimler yaptı, sergiler açtı. Ama bu çok sevdiği işe ancak emekliye ayrıldıktan sonra doyasıya yapabildi. Gittim kimi sergilerine, gördüm resimlerini. Onun resimleri, özellikle de yağlıboya resimleri değişik bir koku yayardı. Bu kokunun adı sevgiydi...
Sonra emekliye ayrıldığını ve Mersin’e yerleştiğini öğrendim sevgili resim öğretmenimin. Ah, nasıl olurdu bu! Demek üç yıl boyunca aynı kentte yaşamışız, aynı havayı koklayıp aynı suyu içmişiz ama bunun ayırımında olmamışım! ..
Çok üzüldüm. Kendi kendime söz verdim. Mersin’e gidecek ve en yakın zamanda onu ziyaret ederek sevgilerimi, saygılarımı sunacaktım. Sevgi kokan resimlerini koklayacaktım...
Kayıt Tarihi : 23.6.2009 23:05:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Fevzi Günenç](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/06/23/bgg-049-sevgi-kokulu-ogretmen-ertan-aykin.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!