Onu Alleben deresi kenarında aylak aylak dolaşan serkeş bir delikanlı olarak görüyoruz başta. Ortaokula başlamış ama öğrenimini sürdürememiş. Nedeni de şu: Bir temizlik yoklamasında Türkçe Öğretmeni kendisine:
“Gömleğin kirli, git değiştir de gel…” deyince, bir daha okula dönememiş.
Neden? Ona temiz bir gömlek verecek annesi yokmuş da onun için…Çünkü annesi kendisi 10 yaşında iken ölmüş… Böylece Tabakhanedeki arkadaşlarına uyup başıboş yaşamı seçmiş.
Belâ nerede, o orada. Birinin haksız bir iş yaptığını görse hemen ibiğine biner, kavga eder… Tabakhane kanununu uygulamaktadır o. Kanun odur! Çevresindeki herkes korkmaktadır kendisinden.
“Aman şerri bize bulaşmasın...” diye herkes ondan uzak durmaktadır.
Ona uzak durmayan bir tek kişi vardır. Bakkal Ahmet Ağa. Ahmet ağa “Heyri”nin yaşamını öteden izlemekte, onun için üzülmektedir.
“Bu çocuk asil bir ailenin çocuğu… Ailesindeki herkes aklı başında, terbiyeli, saygılı, saygıya değer kimseler. Bu oğlan neden böyle aykırı çıktı? Ne olacak bunun sonu? ”
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta