Çocukluğumda hayran olduğum yerlerden biri de Suburcu’daki Nümune Lokantası’ydı. Babamın kitapçı dükkanının karşısındaydı. Sık sık yemeğemi oradan yerdim. Burada, çalışanları da müşterileri de gözlemlemekten büyük keyifler duylardım.
Yemek ısmarlamaya bile gerek duymazdı bu lokantada müşteriler. Yiyecekleri yemekler masaya ısmanlanmadan getirilirdi çoğu zaman. Nurettin usta, kimin hangi yemeği sevdiğini çok iyi bilirdi...
Müşteriler yemeklerini yedikten sonra doğruca Patron masasına giderlerdi. Para mı öderlerdi? Hayır... Masanın üstünde duran kutudan kendi adlarını taşıyan küçük defteri alırlardı. Yediklerinin bedelini kimseye danışmaya gerek görmeden o deftere kendi elleriyle yazarlardı.
Hiç değişmezdi Nümune Lokantasında yemeklerin fiyatları? Çünkü Türkiye’miz o yıllarda henüz Amerika’yla, IMF’yle de enflasyonla da tanışmamıştı.
Müşteriler masalardan hiç eksik olmayan kürdanlardan biriyle dişlerini temizleyerek Nümune lokantasından çıkarlardı. Çıkarken Oman Metin’le de, Kadir Ustayla da ayrı ayrı esenleşmeyi ihmal etmezdi.
Hiç bir müşterinin Osman Metin’e “Bereketli olsun ağa! ”, Kadir ustaya “Eline sağlık ustam,” demeden çıktıkları görülmüş, değildi. Özellikle de Kadir usta bu “eline sağlık”ları son derece hakkederdi. Çünkü onun pişirdiği yemeklerdeki lezzeti hiç bir aşçı tutturamazdı.
Sen de “Benim Gazianteplilerim”den biriydin Nümune lokantası. Hayatıma ve özellikle de çocukluğuma renk katmıştın.
Yalvaramam koşamam
Ama sesini bırak bende
Biliyorum ki kopacaksın
Tutamam saçlarından
Ama kokunu bırak bende
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta