Onu biz Oğuz Göğüş olarak tanıdık. Hep öyle andık. Ama kendisi hiç vazgeçmedi Oğuz’un başına Mahmut’u eklemekten.
Aslında o bizim Oğuz amcamızdı. Yaşım nedeniyle kendisinin gençlik yıllarını elbette anımsayamam. Anımsadığım orta yaş yıllarında ise, gördüğüm kadarıyla enerji doluydu. Enerjikliği yaşlılık yıllarına hatta ölümüne kadar da sürecekti.
Çalışmalarının bu yoğunluğuna bakarak, “Kim bilir gençliğinde ne kadar enerjikti” demekten kendini alamazdı onun için insanlar.
Oğuz amcamız özgeçmişini anlatırken ilklerini keyifle vurgular:
“Gaziantep’te benim gençliğimde kitabevi yoktu. Kitapçı Sait diye biri vardı, o da sadece dini kitaplar satardı….”
Kitapçı Saidi ben de anımsarım. Çocukluk yıllarımda, koltuğumun altında bir dolu gazeteyle “Ali Dayı, Geveze, Makro Paşa, Karagöz, Keloğlan! .. Yazıyooor! ...” diye bağırarak Elmacı Pazarı’ndan geçerken, Ağa Camiinin kapınının hemen bitişiğindeki küçük kitapçıya bakmadan edemezdim.
Pek yaşlı olmamasına karşın sakallı biri olurdu içerde hep. Kitapçı Sait bu olmalıydı.Evet dini kitaplar satardı Sait amca ama hakkını yemeyelim, aşık kitapları da satardı. Benim okumaya bayıldığım Hazreti Ali Cenklerini de satardı.
Gibi alırken kalemi elime
Beceriksiz, acemi ve olasıya
Yapayalnızım her defasında
Bu sonuncu olsun diyorum
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta