Beyoğlu Berduşu
------Büyük hayeller peşinde koşan yürepi kalemi güçlü bir şairdi .....
------Bu Dünyaya Ahmet Uluçay adını ezberletmezsem namerdim....
Ahmet Uluçay ismiyle ilk bin dokuz yetmiş beş yılında tanıştım. Şiirlerim öykülerimin yayınlandığı ulusal bir gazetede onunda eserleri yayınlanıyordu. Öylesine duygulu akıcı içi dolu hormonsuz şiirler öyküler yazıyorduki onun yazdıklarını bir değil bir kaç kez okuyordum. Hele hele onun hemşerim olduğunu öğrendiğimde göz ucuyla değil kalp gözüyle okumaya başlamıştım o duygusal şiir ve öyküleri. Gerçektende o çok güçlü bir kalemdi. O zamanlar cep telefonu yok ev telefonu yok. Tek iletişim aracı mektup. Onun adresini bulup onunla mektuplaşmaya başladım.. Ben Kütahya merkezde o Kütahya'nın Tavşanlı ilçesinin Tepecik köyünde yaşıyordu. Onunla şöyle böyle mektup arkadaşlığımız bir dört beş yıl kadar sürdü. Şiir öykü edebiyat üzerine görüş alış verişinde bulunuyorduk. Amma bir yolunu bulupta daha yüz yüze tanışma fırsatı bulamamıştık.
 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta