Beyhûde - Garib Çoban
Kalabalıkta hakikât yoktur!..
Bu ben değilim!..
Hayatın esprisini anladığım halde neden bu ten kafesinden kurtulamıyorum.
Yıllar boyu gece gündüz, n-asılım diye bir aynanın karşısında kendi anlık yansımalarıma bakmak tekrar tekrar!..
Bu benim, bu benim, bu benim diye hitap etmek kendi kendine nasıl güçlü bir zihin koşullanmasıdır.
Öyle!…
Nasıl derin bir benlik koması, benlik hipnozundayız anla..
Hayatınızda ihtiyacınız olan tek kişi.
Size kendi hayatında ihtiyaç duyduğunu hissettiren kişidir.
Maddeden manaya kesif olandan latif olana!..
Yani formdan formsuza geçilmesi istendiğinde bunun ha diye olmaması birazda bunda.
Ama hangi yoldan düğümlenmişse bu akış.
Tam tersi yoldan da çözülebilir.
Karşılıksız sevgiye karşılık, bedene verdiğiniz dünyalık putlarını muhakkak kaybedeceksiniz.
Benim deliler şeyhim, o dünyalık ve sevgisiz.!…
Nerede bulurum dengimi?..
Suyu seyret, nasılda bilirler bir olmayı, hayat vermeyi, neşe getirmeyi, bereketli olmayı.
Kendi istemini kendi belirleyen.
Ve her türden boyun eğmeyi reddeden herkes benim dengimdir.
Ama ruha verdiğiniz daima orada kalacak.
Benim titreşimim ya senin titreşimin diye bir şey yok.
Bütün bunlar hepimizin zaten olduğu şey.
Ama iki değil...
Yani katı-somut-kalıcı-bağımsız bir şey, diğer bir şeye dokunmuyor.
Bu sâdece enerjiye nüfuz eden enerji, titreşime nüfuz eden titreşimdir, büsbütün nurdur.
Ve aslında tüm bu titreşim, tek bir bilinç, bölünmemiş bütünlük olarak, şahsen senin benim, zâten olduğumuz şeydir.
Ve iki değildir.
Peki sizde bizim hissiyâtımızı deneyimliyor musunuz?..
Yani bizden titreşim vibe alıyor musunuz?..
Bu zevkte, onlara duygu demeyi tercih etmiyoruz.
Anlayan anlayacak, anlamayan anlamayacak! ..
İnsan, zihnine akan algı kapılarından geçebilecek kadar yavaşlatılmış bir enerji akışından bahsediyoruz.
Gerçekten uyandığında, hâlâ uyuyanları yargılamakla ilgilenmeyeceksin.
Duyusal seviyelerde formlar olarak algılanan sadece bilinç titreşimleri vardır.
Yok-var!…
Senin dünyaya bakan penceren kirli ise, benim çiçeklerim sana çamur görünür.
Yok-var?..
Altın kaplamadır bazılarının güzelliği, dışı pırıl pırıl ama zifiri dumandır içi!..
Yok…
Şeklinde yanıp sönen, ışık dalgaları acayip vibe!…
Bunun tam idraki, ışığın çift yönlü düğümünü çözecektir.
Bir form alan, sûrete bürünen ya duyusal bir enerji biçimi alan, dalgalar vardır.
Ve bunların hepsi burada, bütünlük olarak, farkındalık olarak hazır bulunmaktadır.
O hâlde!..
Gösterinin tadını çıkarabiliriz.
Algı kapılarından akanlar, o dalgayı sabit desen olarak okumayarak, şartlanma kalıplarını beslemeyince.
Artık bu filtre sistemi çalışmıyor, hipnoz çözülüyor.
Olanla çıplak temas.
Zırh yok.
Önünüzde bir filtre yoksa, arkanızda da bir filtre yoktur.
Filtre/siz-lik!..
Burada deneyimleri toplayan kimse yok.
Ben yumağının örülebileceği bir merkez yok.
Bu toplayıcı fikri ya da sahiplik iddiası olmadan, deneyimler dalgalar halinde gelir ve gider.
Ne olduğunuza dair deneyimlerin sonsuz dalgaları.
Dolayısıyla buna tam şefkat denebilir.
Çünkü filtre sistemi yoktur.
Onları toplayan hiçbir şey yoktur.
Ve bir toplayıcı olmadan, basitçe gelir ve giderler.
Diğer türlü
Bir tutucu/toplayıcı fikri vardır.
Ve siz bu toplayıcı fikrinin içindesinizdir.
Başkalarının bile deneyimlerini ve duygularını toplarsınız, topluluk egosu böyle böyle şişer.
Sadece kendi duygularınızı değil.
Etrafınızdakilerin duygularını da toplarsınız.
Ben merkezi büyüdükçe içerdeki boşluk daralır.
Ve ilk gerilim, travma ânında her sıkışan gaz gibi içinde ne varsa dışına çıkarır.
Balon patlar!..
Ne buyurmuş bedeli ödenmiş o söz!..
Yalan inanmakla gerçeğe döner.
Balon üfürüldükçe şişer.
Ve birikenler.
Tam tersi yoldan.
Dağılabilir.
Seni, sana göstermez duvardaki ayna.
Bakanların seni nasıl gösterdiğini anlatır ayna.
Elinde aynaya işaret et ve tekrarla!..
Muvakkaten bu yüzden görünüyorum.
Geçici olarak bu perdenin ardında..
O teheccüt vaktinde gitti, şems vakti gelen, bu ben değilim.
Seven ben merkezi kalmayınca!..
Sevilen nesnesiz cümle âlemde.
Sen uykudayken, farketmeden o gün son kez bakmışım yüzüne.
Büsbütün aşk akışı sezilir.
Yalnız kalmayı seçen insanları hassas veya hasta sanmayın.
Anlaşılma çabası boşunadır.
Beni, Hakikati arayanların arkadaşlığı etkiler.
Anlaşılmamak seninle ilgili bir mesele değildir.
Bazı şeyler kalbinizi kırar ama gözünüzü açar.
Anlayamayanla ilgili bir meseledir.
Onların çoğu, toplumca kanıksanmış iki yüzlü ve zorba insan ilişkilerinden artık tiksinmiş.
Ve en küçük zorbalığa bile toleransı kalmamış, gerçek ruhlardır.
Doğru kişiyle geçirilen her an, ahiretliğinin Maidesidir.
Ne olmuş olursa olsun, son kez sevgiye sarılmadan ölmeyelim.
Âlemlere rahmet derler, şems vaktine.
Karşılıksız sevgi neymiş teheccüt vakti bilinir.
Sevgili, sonbahar renklerin solduğu yerden susuşlarımı dinle.
Seni bütün sevmeyenler için de seveceğim.
Sonra birisi gelir.
Merhaba!.. der.
İnsan her şeyden vazgeçtiğinde nereye gitmeli?..
Oysa, karşılıksız sevenlerin ruhları birbirine öyle karışmıştı ki.
Birbirlerinden geri almak isteseler, hangisinin kendilerine ait olduğunu anlamayacaklardı.
Az olup yeten şey çok olup meşgul eden şeyden hayırlıdır.
Üfledi ruhuma aşkın Sûr'unu..
Her yerdeysen hiçbir yerdesin!..
Sevdiğim nerede ben neredeyim, ben terk edemem sen beni terk et.
Ben seni olduğun gibi sevdim zaten.
Beyhude savaşır içimde sen ve ben.
Ancak o zaman anlayacaksın kim olduğunu.
Şimdi s/özün sahur vakti, vesselâm.
(Yed - Buda Geçer Ya Hu Albümü)
Kayıt Tarihi : 10.10.2024 01:52:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Göz hoşuna gideni; akıl, kendisini anlayanı. Ama ruh, kendisine benzeyenden başkasını sevemez. Kavli Pir Şems-i Tebriz’i k.s.
![Engin Demirci](https://www.antoloji.com/i/siir/2024/10/10/beyhude-garib-coban.jpg)
O hissi vereni,
Güvenileni,
Kesinlikle!
Ama bir başka durum da "arzuladığını..."
Estetik olanı
Göze hitap edeni
Tenle...
Bu bir gereksinim!
Fazla sürmeyebilir
Ya da tam tersi, "TİRYAKİLİK" yapabilir, işte o zaman güvenle birlikte bedensel arzuları bir araya getirmek gerekebilir!
Ve bir ömürlük olabilir, beraberlik..
Bunun adı nedir
Herkes kendine göre bir ad koyar
Ve yaşananlar "BEYHUDE" diye nitelenemez, işte o zaman...
Buna "aklın, ruhun ve tenin ortaklığı" denir..
Konu mümbit
Uzatılabilir daha da..
Tebrikler Engin Bey.
verecekleri günde güçsüz kalırlar. Bütün
yıl dalga geçen bir öğrenci gibi imtihan
gününde kem-küm eder bunalır, pişman olur.
Ama, bunlar acı sonucu değiştiremez.
Malum ömür bir kereliktir.
Teheccüt vakti boş geçmemelidir.
TEBRİKLER SAYIN DEMİRCİ
TÜM YORUMLAR (3)