Yolda yürüyorum
Başını eski,yırtık pırtık başörtüsüyle
Öylesine dolamış
Kirli ayağını gözüme sokacak kadar uzatmış
Üzerinde
Öyle birbiriyle alakasız
Aşkın kurduğu cümlenin virgülüsün sen
Ben bu cümle içinde kendimi bulmaya çalışıyorum.
Ummanlara dalıyorum
İçimde semazenler dönüyor
Dönüyorda dönüyor
Derken;
Küçücük bir kar tanesi düşün
Ruzgarın etkisiyle savrulan!
O savrulur savrulur yere
duser
Kalır yerde bir kac gün
Sonra güneş çıkar,
Siz her şeyi bu kadar kolay mı sanırsınız?
Kaldırım taşlarımızı kaldırım taşlarınıza
Komşu sandınız
Bir melek yaratılmış…
Yeryüzüne indireceği yağmur tanesi için
Bekler vaktini demiştim
Savrulma dedi
İçimden bir –ben-
Yerini bul!
Baktım
Tüm tabureler doluydu
Yaklaştım usulca
Sırnaşık anıların sürüklediği
Tekrarlanan pişmanlık diyarı yolcusu
Yolculuğun ücretsiz
Daha biz katarız üstüne
İyiliğin gücü adına
Sığ kalma diye…
Midye içine kaçan kum
Sarmalana sarmalana
İnci olurmuş
Velhasıl…
Onun dert dediğini
Sen süs diye koynuna alırsın.
Küfü mü seversin, nemi mi?
Çok ağlarım ben
Sarıl sarmaşık!
Düzlüğü mü seversin,pütürü mü?
Kusurlarım çok
Sarıl sarmaşık!
Annenin,babanın sana terlik papuç alacağı
Vaadiyle kandırılıp
Hep evine yönlendirilen
Uç uç böceği!
Nasıl gelişecek
Hayata nasıl dahil olacaksın?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!