Asıl adı Tayfur’dur, künyesi Beyazıt-i Bistami
Uzun boylu,nur yüzlü,çukur gözlü,ak sakallı idi
Sakalları pek seyrekti, Hz. Ebu Bekir’inki gibi
Takvada da mübarek aynı Sıddık’a benzerdi
Genç Beyazit bir gün mektepte bir ayet okudu
Kalbi yerine sıkıntı düştü hemen evine koştu
Anası bu halde görünce Beyazıtını üzüldü
İffet sahibi anacığı titreyerek halini sordu
Beyazıt okuduğu ayeti annesine de duyurdu
Yüreği yanmış çocuk annesine şöyle diyordu
“Ana ya Allah’a yalvar hizmetini göreyim”
“Yahut beni bırak, kendimi Allah’a vereyim”
Anası izin verdi, hadi git Rabbine yönel evlat
Nefsini kalbinin hükmünde körelt, benliği at
Edeb dergâhlarına diz çök manevi aşkı tat
İlim, irfan meclislerinde Hakk’a yönel evlat..!
Vardı gitti yol boyu, aradı zahiri ve batıni ilmi
Müjdelendi ümmete “Beyazıt geleceğin âlimi”
İmam-ı Ali Rıza’ya intisap etmiş derviş idi
Züht ve takva ile süslendi dervişin her hali
Mektepte Veysel misali feyizde işinde üveysti
Ca’fer-i Sadık gayben manevi terbiyesini etti
Zahiri eğitimini yine Peygamber soyundan
İmam Ali Rıza bin Musa Kazım etti
Bir gün dua ediyordu gönlü yanmış halde
“Ey Rabbim! Sana hangi yoldan geleyim”
Mana âleminden bir ses şöyle diyordu
“Ey kulum nefsini, bırak hemen gel”
Nefsini yerden yere çaldı, kalbini tezkiye etti
Adab üzerine oturdu kalbini zikirle yordu
Hayatı boyunca ilmi mücahade etti durmadan
Hakk yolunda yürüdü daima hiç yorulmadan
Bir gün sabah namazına kalkamadı mübarek
Akşama kadar tövbe etti gözyaşları dökerek
Ertesi gün İblis kaldırıyordu ayağından çekerek
Mübarek hayretlerle kalkıyordu şükür ederek
Beni “neden kaldırdın” diye soruyordu İblis’e
İblis cevap veriyordu edeble önündeki mürşide
“Dün sabah namazı üzerine ağırlık yükledim
Kalkamadın namaza sevabına sevap ekledim
Şeytanı emirlerine alan mübarek bir zattılar
Aşk ummanlarında sekinelerle yelken açtılar
Bu cihana sığmadılar, gönüllerden taştılar
Bin yıllar olmuş hala hatıra gelir mürşittiler
Bir gün hacca gitti mübarek, tavaf etti Kâbe’yi
Dönecekken buyurdu,kim bir lokma ekmek vere
Kazandığım tüm sevapları yazdıracağım hanesine
Verdiler bir lokma ekmek, sevabını verdi gülerek
Ekmeği aldı baktı, yakınında duran köpeğe attı
Gözyaşlarını dualarına katarak Rabbine yalvardı
“Ya Rabbi senin rahmetin olmasa bu acizin
Kazandığı sevap ancak köpeğin yuttuğu kadardı
Nefsini böyle görürdü, hiç beğenmezdi amelini
Otuz üç yıldır namaz kılıyorum bir de baktım
Allah rızası için tek rekât kılmamışım derdi
Cenneti umarak kıldığı namazı nefsine malederdi
İşte bir büyük zattı, Nahşibendi yolunun öncüsü
> adının nakşeden, gönüllerin örücüsü
Altın silsilenin altıncısı, tasavvufi öğretinin muallimi
Ya Beyazıt-ı Bistami tarikat yolunun büyük imamı
Kayıt Tarihi : 2.8.2006 21:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ki gönüller imamı...
Sağol nur yürek...
TÜM YORUMLAR (1)