Tadım- tuzum yok
Savaş kardeş ülkelerde
Tadım- tuzum yok
Kardeş ülkelerde
Kardeş kavgası
..
Geçenlerde, sen daha gelmemiştin henüz, göçmen kuşları seyrediyordum, engin gökyüzünde uzak, sıcak ülkelere kanat çırpıyorlardı...
Ne büyük zenginlikti onlardaki bu özellik. Kıskandım, imrendim...
Peşlerinden baka kaldım, çaresiz, umarsız...
Sonra çok geçmedi, sen çıktın karşıma. Beklemiyordum...
..
Şair, ağlayınca göz yaşları kaleminden akar...
O yüzden ''DOLMA KALEM''....
.....ve TÜKENMEZ KALEM anlar Şairi....!
! ! ! ...Ya da ''KARA KALEM''...!
Ya ''beyaz'' kağıda ''kara'' kalemle yazsa şair...
...yinede kirlenmez...!
..
Bahçede manolya açmış beyaz güller
O yarın belini sarmış siyah kemer
Kumral saçlar beyaz gerdanını sarar
Koklarsam o yarı miski amber saçar
Bahçemizde var bu yıl karanfil güller
Gelip halımı sorsa düşlediğim dilber
..
keşke hep gece olsa
sessizlikte sessizliğim son bulsa
ve konuşabilsem kendimle
konuştukça içim huzur bulsa
ne bileyim keşke beyaz olmasa
heryer, herşey siyah olsa
ya siyah yada beyaz diye bir seçim olmasa
..
Bitirircesine hayatı yeniden yaşamak,
Beni sende yaşamak,sende bulmak,
Bu akşamında hayatın,
Beyaz sayfalar,nemli,
Beklerken satırlar kalemi,
Ben beyaz nemli sayfada,
Buldum seni...
..
Ben denizin mavisinde,
Beyaz köpük esintiyim.
Gökyüzünün engininde
Altın bir top salıncağım.
Çimenlerin yeşilinde
Beyaz gelin çiçeğiyim.
ve rüzgarın nefesinde
..
Beyaz
Beyaz kar
Bayaz kar taneleri
Bembeyaz
Beyazın da beyazı
Nasıl da dökülüyor yere
Hem de hiç bozulmadan ve öylece
..
BİR ZAMANLAR VATANDAŞ
Eskiden türlü türlüydü bu ülkenin vatandaşı
Hem türk hem laik olanlar çekerdi başı
Bunlar beyaz türktü hem de makbul vatandaş
El üstünde tutulurlar değmezdi ayaklarına taş
..
Ben nedense, renkleri hiç tanımam,
Sadece iki rengi bilirim, siyah ve beyaz.
Siyah...benim sığındığım, gecenin rengi,
Beyaz...kalmışsa eğer, masumiyetin simgesi.
Gerçek sevdalara, kara sevda demişler,
Bütün özlemlerde, kara kaşlar-kara gözler.
..
Bir Küçük Beyaz Güvercin...
Ne kadarda küçücük ve masumsun aslında
Baktığımızda şu devasa dünyaya
Biz durmadan üretiriz nefret ile savaşı
Utanmadan yükleriz kanadına barışı
..
Beyaz umutlardı hatırlarmısın...
Ben cocuk sen deli sevdalı,
Bahçede portakal ağaçları
Altında iki delidolu sevdalı...
Ben sözlerine bağımlı,
Sen gözlerime sevdalı...
Neydi beyaz umutlarımız
..
Acılar Hanesinde Yaşamaya Yoruldum,
Çaresizlik Diz Boyu Başka Yok Yerim Yurdum,
Aşk-ı Cemaat İçin Deva Düşündüm Durdum,
Akl-ı Sıhhatimle Ben Hülyalarda Kayboldum...
Viran Olmuş Gençliğim Saçlarım Beyaz Beyaz,
Sensiz Gece Yarısı Uykusuz Ve de Ayaz,
..
Bir gün bende başaracağım,
Beyaz kalemle MAVİ yazmayı.
Beyaz kokacak deniz..
Sedasız... ıpıssız,
Bir gün bende
..
Bir gemi kalktı limandan
Deniz dalga dalga mavilendi
Köpükleri beyaz beyaz ağardı
Güneş büyüdü büyüdü yaktı
Ve hasret mendil sallantısına dönüştü
Mendil yüreğe kondu
Yürek çırpın çırpın hıçkırdı..
..
…………… Sağanaklar sel olurken siyahi gecenin sonsuz eşliğinde iştahsızlığım, sonu gelmeyen sinsi açlıklar doğuruyor yine sabaha gebe olan yıldızsız gecelerin ardında… Ne yesem anlamıyorum, anlasam bilmiyorum, bilsem tadını alamıyorum tek başına atıştırmalarda… Çökünce akşamın karanlığı yerini alan sokak çakıcılarında...
…………… En sevdiğim sokak fast- foodları bile anlamını yitiriyor çıkardığı kokulu dumanlara, kocaman kapaklı tencerelerden buharı çıkan mega kolesterol yüklü sakatatların sanatsal şekilde dikilip,pişirilip, satıldığı bel kemiğine tehdit kürsülerde yendiği kaldırım üstlerinde…
.………… Vejetaryenler düşüyor usuma esrik açsızlığımda… Üzülsem mi, acısam mı bilmiyorum onlar kendi hallerinden, damak tatlarından sonsuz hoşnutlukta da olsalar… et yiyememenin dayanılmaz sancılarını çektiğim çocukluğumdan bu gecenin göbeğine ulaşıyor.. Bitkisel kebaplar, otlardan sakatatlar üretiyorum kendimce ve sokak satıcılarına önerebileceğim… Olmuyor, nedensiz ve malzemelerin yetersizliğinden...
…………… Tarhana kokulu sokaklar düşlerken ustura keskinliğindeki soğuk yalıyor yüzümü gecenin en zayıf düştüğüm saatlerinde… Biraz daha alkol almak isterken beyaz önlüklü, beyaz aşçı şapkalı, Silvanlı adını bilmediğim, sorsam da sabah unutacağım, ekmek fırını karşısındaki çiğ köfteci tezgahının önünde buluyorum kendimi… Bilir ki kürdili hemşerim yemem hiçbir köftenin çiğ olanını…Yap bir paket diyorum yoğurmaya başlıyor ellerine geçirdiği şeffaf eldivenle siniden aldığı bir avuç çiğ köfteyi... Paketi poşetliyor ve yol alıyorum yemeyeceğim çiğ köftenin tahrik eden kokusuyla… Olurda gece rüyamda acıkırsam, kalkar rüyamda yerim diye… Aç tavuk rüyasında kendisini buğday ambarında görür diye...
..
Siyah beyaz sevdim seni
Yaşamım düşüncelerim
Hepsi siyah beyazdı
Bir zorunluluktu beni bağlayan
Beyazın saflığına ve siyahın gizemine
Güzel günler yaşamak isterken
Engellerin adı olmuştur siyah
..
Günümüzde bilgisayar ve internet onları unutturdu.
Biz çocukluğumuzda çok okurduk Tommiksleri, Teksasları, Zagorları…
Zevkle izlerdik Tarzan filmlerini...
Örnek olurdu bize düşmanlarına bile iyilikten başka bir şey düşünmeyen bu kahramanlar…
Rüyalarımızı, hayallerimizi süslerdi, hep onların yerine koyardık kendimizi.
Hayatlarını hiçe sayarlardı –düşmanlarını bile- ölümden kurtarmak için…
Ama nedendir bilinmez, şans da hep onların yanında olurdu…
..
Kırmızı aşk ve ihtirasın sembolüdür,
Kırmızı gül senin simgen olsun.
Beyaz saflık ve masumiyet ölçüsüdür,
Beyaz gül benim simgem olsun.
Her ne vakit beni unutursan,
Gönlünü başka aşklarla avutursan,
..