Işıltılı gökyüzü değişti Şef Seatle. Kararmış bulutlarının öfkesi, merhamet etmeyenlere, merhamet göstermiyor artık. Gökyüzünün ölüm burgacı, denizin öfkesiyle birleşti. Doğanın intikamı “Büyük Beyaz Reis” in, sarsılmaz sanılan imparatorluğunun kılıfını parçaladı. Zavallı, cılız bedeninin o iğrenç ve acıklı görüntüsü taşındı evlerimize. Bu görüntü o kadar küçük o kadar zavallı bir durumdaydı ki, “Büyük Beyaz Reis”in sömürerek açlığa mahkûm ettiği insanların bile içinde merhamet duyguları uyandı. “Büyük Beyaz Reis’” in sömürdüğü sofralarından arta kalan kırıntıları paylaşmak istediler, bu cehennem zebanisinin bir alt sınıfa mahkûm ettiği kara derili insanlarıyla.
Peki, bu ırkçı ve faşist ülkenin niyeti o günden bu güne hiç değişti mi?
Hayır, Şef Seatle…
Hayır…
Hiç değişmedi…
Senin halkının ve topraklarının üstünden geçen o ölüm makinesi, yüz görünümü maskesi değişikliği yapsa da hep aynı kaldı!
..
Bir beyaz güvercin Bodrum
Çizebilirsen sanat olur
Yazabilirsen,şiir olur
Yaşayabilirsen aşk olur
Bodrum'da,beyaz güvercini
Tutabilirsen,ben,sen,o
Kenetlenmiş el olur..
..
Saçı kumral kara sarı kızıl kahve................. gözü kara yeşil mavi ela kahve..........................................teni beyaz simsiyah sarı buğday...................................gök kuşağı.................................................................
..
Ayağım sana sapar, yürürken sokaklarda;
Belki görürüm diye, hep yerini yoklarım..
Bahar mevsimi gelip, geziyorken parklarda;
Senin tenin diyerek, beyaz güller koklarım..
Resmin'le konuşarak, gelip geçer günlerim,
Kimse görmesin diye, yüreğimde saklarım.
..
beyaz gecelerde
zambak içinde
keskin uğursuzluk içinde
kaşlarındaki alıngan tav
aşkın yakarışı içinde
sevginin aşkı içinde
beni yanından sav
..
Beyaz gülde gördüm güzelliği
Beyaz gülde gördüm temizliği
Saçlarında saklı inci kolyemde saklı resmi
Çünkü aydınlatıyor beni gül yüzlüm
Gülün içinde saklı nameler
Aşktır hayattır ümit veren
..
Yüzünde sıkıntı vede kederden,
Çizgiler belirmiş hiç acımadan.
Gurbette çektiği çile kahırdan,
Genç yaşında olmuş bir beyaz adam.
Kaderiyle inat etmişcesine,
Bütün dertlerini atmış içine.
..
cismi; eskimiş elbiselerde sıvası dökülmüş duvarların soğuğa endeksli yüzeysel kısımlarına dayanmış,içinde orman yangınları
içinde cehennemsel bir ateş,gözünde karanlığı hayal meyal yarabilen küçük bir ışık, o ışıkta minyatür bir umut ama yarınlara taşınamayacak kadar ağır ve bedeli bir o kadar külfetli.....zoraki uyku belirtileri göz kapakları şantajda,alnına sürülmüş mikroskopik karamsar bir leke,yüzünde nü bir utangaçlık saf ve arı,saçlarında kirli bir beyaz buzdan,ergen yüreğindeki yaşlılık hissi sanırım sırf bu yüzden.....
ismi; unutulmuş,zamanla bakış açısı; kenar köşelerde farklı
düşüncelere bürünen beyin dalgalarına karışmış hafızalarda
tahrib edilmiş asude fakat celalli..şimdi var oluşunu
algılayamadan yok olabileceğinin kaygısal teorilerinde aristokrat fikirlerde sosyal ve felsefik tezlerde...ama yine de
..
Çağlayan Sular
Çağlayan suların arasında
Beyaz taşlar temiz kalır
Üzerimde ak bir yelek,al bir etek
İzledim seni Yueh’e dek
Peki, Efendim’i gördüm de
..
Kar düştü ellerime
Ellerin kadar beyaz
Tıpkı ellerin gibiydi kar
Ellerin sıcaktı
Kar soğuktu biraz
Kar düştü saçlarıma
..
Konu:Mevsim..
Beyaz kar taneleri saflığıdır beyazın
Puslu gökkuppeden billur gibi düşerken
Giydirir dallarını tatlı şeker kirazın
O sımsıcak baharı hasret ile özlerken..
..
Bülbül konar güllere, seni vermişler ellere,
Bakar bakar ağlarım beyaz gelinlik tüllere,
Sönmemiş volkan gibi, yanarım o gözlere,
Bülbül konar güllere, seni vermişler ellere,
Hiç acımadılar mı ki o masum bakışlarına,
..
Yürüyelim beyaz karda
Sessiz bir yerde;
Sakin ve yavaş adımlarla,
Durgun bir gidişte,
Beyaz danteladan yaşmaklar altında.
Kaplayacağım ayağımı ipekle,
..
Hep şunu merak ederdim. Bir yazar, bir ressam, bir şair, bir ses sanatçısı bir araya gelse bir konu hakkında konuşsa ne olur acaba diye. Bugün NTV'de bir programa Elif Şafak ile Teoman katılmıştı ve Türkiye meseleleri hakkında düşünce beyan ediyorlardı. Türkiye tablosu yarım kalmış bir tablo gibidir. Bu yüzden herkes eline fırçasını almış, tuvalin sağını solunu boyayıp fırçalamakta. Her görüş kendi rengini tabloya daha çok katmak istemekte. Beyaz Türkler beyaz gül ağırlıklı, gri Türkler daha çok metal ağırlıklı, zenci Türkler ise daha çok siyah ağırlıklı bir tablo çizmekte. Anlayacağınız rengarenk bir tablo ortaya çıkacağına daha çok belli bir rengin yoğunluğu ortaya çıkmakta. Türkler renk savaşı vermekte.
Ses sanatçısı Teoman o kadar güzel tespitler yaptı ki şaşırdım kaldım. Dedi ki birini ikna etmek için mertliğin ve dürüstlüğün yetmediğini gördüm. Ben de karşımdakini ikna etmek için işi şakaya vurdum. Örneğin karşıdaki kişiye bir şey anlatmak istediğimde daha çok espri yollu anlatıyorum dedi. Böylelikle ikimiz de gerilmiyoruz. Evet Türkiye espri gücünü yitirdi. Nasrettin Hoca yetiştiren Türkiye daha çok asık suratlı, buna rağmen aynaya bakınca güleç bir yüz gören insanlar yetiştirdi. Bir de Teoman konuşurken bana hep uçurumları gösterdi. Uçurum karşısında insan acizdir ama kalkıp dağlarla boy ölçüşür. Türkiye’de önüne o kadar çok kırmızı halı serilmiş insan var ki bunların başkalarının uçurumundan haberdar olduklarını hiç sanmıyorum. Örneğin Türk milleti uçurum çiçeği gibi yaşarken, kendini kelebek sanan elit kesim bağlarda, bahçelerde güllerle hemhal etmekte. Elif Şafak çok hanım bir bayan. Saçlarını sümbül gibi dökmekte ve bir kelebek gibi gülmekte. Tespitlerine gelince ne şiş yansın ne kebap misali… Olaylara yaklaşımı daha çok bir kebapçı gibi. Sanki iflas etmekten korkan bir esnaf gibi itidalli konuşuyor. Oysa şunu hiç unutmuyorum. Tuna Kiremitçi bir yazısında hep yaramaz çocuklar sorunlu görünür ama dünyada bütün sorunları da yaramaz çocuklar çözer demişti. Çok dahice bir tespit…Elif Şafak daha çok sınıfın uslu ve çalışkan bir kızı gibi. Teoman’ın saçı dağınıkken Elif Şafak’ın saçları sümbül gibi. Bir ara şair ve yazar Ataol Behramoğlu’nun bir konuşmasına rastladım. Kendisini bir kelebek gibi güzel sayıyor. Ama bir kelebek çiçek olmasa bir hiçtir. Marksiz ve Leninist olduğunu söyledi. Ne büyük özgürlük. Acaba Marksiz olmak bir insan için yeterli miydi? Bir şairin bir şairi anlamaması ne yazık. Vladimir Vladimiroviç Mayakovski’yi iyi anlamasını beklerdim kendisinden. Ressam Bedri Baykam ise nasyonal sosyalist gibi konuştu bir programda. Türkiye’de solun yeniden yapılandırılmasına inandım Ressam Bedri Baykam’ın konuşmasından sonra. İnsanları fırçalayan bir sol istemiyorum şahsen. Şair İsmet Özel bir programda şairliğe has sivri dilini kullandı. Kendisine hiç katılmadığımı belirtmek isterim. Eğer Aleviler olmasaydı Türk Halk edebiyatından söz etmek mümkün olmayacaktı. Türkiye’de en özgün edebiyat da Türk Halk edebiyatıdır bu arada. Teoman’la karşılıklı oturup bir çay içmek isterdim. Kadın yazarlardan da Nuray Mert ile tanışmak çok isterdim. Ama bu mümkün değil. Olsun onların yaşıyor olması bile benim için bir mutluluktur.
..
Yaman olur şu Şavşat'ın baharı
Harmanında sabah yemlenen kuşlar
Arkasında sepetiyle tabiat
Bardağında dolu dolu bir pınar
Beyaz beyaz çiçeğiyle bir erik
Yüreğimin cıvıltısıyla kanar
..
Siyah beyazı örtmez; sadece beyaz, siyahı grileştiterecek mütavaziliktedir.
..
Beyaz bir sevi için ağladım
seher vaktine dek
bir mektup daha yazdım yine
yaprağı düşmüş beyaz bir gül iğneledim
köşesine
kurumuş…
kenarı yaldızlı beyaz kurdeleye bağlı
..
Rüyalarımda sarılıyorum, kum gibi sıcak ruhuna;
Gönlüm yorgun hasretinle
Ve coşkun dalgalar gibi sana çarpıyor kalbim.
Ay ışığında uçuşan yarasalar kadar soğuk tenim;
Gecem gündüz oldu, gündüze ise kalmadı ferim..
Kartal olsam,
Göklerde usul usul süzülsem bize set çeken şehirlerin üstünden.
..
Şeref senin şan senin
Namağlup ünvan senin
Doğudan doğar güneş
Bastır Dadaşım benim
MAVİ - BEYAZ- MAVİ- BEYAZ
AL DADAŞIMI TARİHE YAZ
..
Aşkmıdır? Güneşi yakıyor
Hastamıdır? Doğa soluyor
Karalımı? Acep, Gök ağlıyor
Ölmüşmü? Hayat beyaz bakıyor
Mevsim sen, Kadere sor
Yaşarsın hayra yor
..