Bir tual düşün
Tertemiz ve bembeyaz
Ve bir tual düşün
Ne çizileceği bilinmeyen
Her fırça darbesi ile
Kendinde renk bulan
Elimde aşkın tek aracı –fırça-
Yavaşça dokundum tuale
Önce aşkın kıyıya vuran
O hırçın dalgalarını çizdim
Sonra aşkın aşılması zor olan
O dev dağlarını
Yeşili verdim doğaya
Biraz da süsledim tabii
En sonunda da kıyıları çizdim
O hırçın dalgalara göğüs gerecek
Ne kadar şiddetli vursa da
Yıksa da bazen dayana bilecek kıyıları
Ağladım
Gözyaşım tuale düştü
Düştüğü yerden fidan bitti
Bembeyaz bir zambak açtı
Kıskandım resmi, kendimi çizdim
O zambağı koklayacak kendimi
Zaman nasıl da geçti
Tam dört yıl oldu
Çizdiğim resmime hapsolalı
O beyaz zambak hala duruyor
Kıyılar kan revan oldu
Dalgaların kırbacıyla vuruldu
Zamansız gelse bir gemi
Alsa götürse beni uzaklara
Bu denizin ardında kim var?
Bilmiyorum hangi şehir var?
Vurulursa suskunluğa kalbim
İşte o zaman, ölmek zamanı gelmiştir.
Acılar büyüdü içimde
Dağ oldu dağları yıktı
Kar yağdı kışın
Bembeyaz karın altında
Hala yanan bir yürek
Ey beyaz zambak sen solma!
Mesele sualler değil aslında
Bir kaç parça acı işte
Yağmurlar yağsa, kar yağsa
Ve apansız fırtınalar kopsa
Vurulunca prangalara gönülden
Dilim susunca, yaş düşer gözümden
Bir hatıra, hani nerede?
Bunca yıldır aradım
Hep sordum kendime
Hani sevenin hani nerede?
Tek cevap aldım kendimden
Gitti dedi gitti gitti!
Asla kabul etmezdim
Susardım sadece
Hiç utanmazdım
Çocuk misali zırıl zırıl ağlarken
Gözyaşlarımı zambağa verdim
Öyle büyüdü işte!
Kimse bilmeyecek
O beyaz zambağın aşk olduğunu
Kimse bilmeyecek
Dalgaların vurduğu kıyının kalbim olduğunu
Ve kimse bilmeyecek
Hala deli gibi seni sevdiğimi!
Kayıt Tarihi : 10.3.2011 16:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!