Ayrılığa kurulu bir saatti bizim hikayemiz
Sûr çalındı ve uyandık ölüme
İki kez tuttu elimizi hayat
Biri doğumda ölürken
diğeri ölümün dirilişinde
Pembenin tozları sarılı çocukluğumuza
Çikolata tadında gülüşler sürdük
Ve biraz da toprak kokusu...
Kokuna aşinalığım çocukluğumdan...
Gözlerimiz ağlardı gülmekten
Ta ki annemizin elleri, kulaklarımızı yakana kadar.
Aynı gökyüzünde, farklı uçurtmaların rengine bürünmüştük
iplerimiz hiç dolaşmadı çocukken,
biz seninle fırından yeni çıkmış ekmeğin dumanını hiç bölüşmedik
Ayrı sıralarda başka sevgiler yaşadık
Tebeşir tozuna buladığım elimi üzerine süremedim
Sınavımı verirken, kopya çekemedim gözlerinden
Biz büyüdük sonra, aşk büyüdü
En üşüdüğüm anda, sözlerinin sıcaklığına sarıldım
gözlerime b/akan gözlerinle ısındım
Bir kalbe teslimiyetin, huzurunu adımladım kalbinde
içinde yaramazlık eden, çocuklar sığdırdık hayallerimize
içilmemis çayı, yapılmamış sohbetlerde demledik
Aylar ayların peşinde koşturdukça, biz yorulduk bizsizlikten
Avuçlarıma usulca ömrünü bıraktın
Ve bir üveyiğin kanatlarına sardık yükümüzü
Biz olana dek döndük ateş çemberinde
Kurduğumuz hayaller bir bir döküldü defterimizden
Nasip olan ne varsa, şükürle şenlendi
ölüm meleği elinden tutana kadar
Bırakmadık ellerimizi
Sen huzura, hûşûyla akarken
Ben huzurda y/andım
Sabırdan teller örüldü dilime,
Konuştukça kanadım
Kanadıkça h/içime ağladım
Sen beyazda kayboldun,
Ben siyahın içinde kök saldım...
Kayıt Tarihi : 28.3.2013 23:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!