Sokağı;
ağırlığınca,
kuşanıp kambur sırtına,
sinmiş zifir kuytuluğa! ...
Ayaz pörsütmüş ellerini gecenin,
bir ses uzağında;
çıngırak nefesi...
Mağrur,
iki göz düşmüş,
yüreğinin kuytu odacığına;
yangın yeri elleri örselenmiş...
Delirtilmiş kentin,
delik kaldırım taşlarına uzanmış,
deli gözlü adam! ...
Coşku ıskalamış şakağını,
irkmiş gözlerini ölüm bulamış,
yakarmış göğe;
yakarmış;
turna boyu evren dönmeye...
Düşerken dizelercesine esrik seyrinde:
Doğa, akça pakça gelinlik
ve zırh sanki;
dimdik...
Dik başıyla dizlerini öperken;
avuçları sımsıkı gömülmüş bacaklarına,
sonsuz uykusuna uzanmış,
bu da,
utanç kalesi,
yordam kesene! ...
O adam ki;
sokağı ağırlığınca,
kuşanmıştı kambur sırtına...
Ne ki sokak,
kolonlarıyla,
'DUR! ' demedi ayaza...
Ölüm katarına,
katmış,
gizem kokan adını,
saçmış,
merihin alına;
yırtık ceplerinin
bilyelerini...
Kayıt Tarihi : 25.2.2008 23:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!