Düşer kara mahzene kekremsi kızıl kıyamet hamlık,
Bembeyaz kısık ateşinde sevginin,
Pişer, olgunlaşır;
ıskata kalır yontulmamış tortu…
Zamanın mayası tutmaz iki’de bir,
İlk dostluğun kirpiklerine dokunur,
Gözlerinden girer som sevgi…
Benlikler benliğe banılır,
Soyunur çengeller, tereddütler asılır,
Güven libası giyilir,
-Tecahül-ü arifin gölgesinde-
Demlenir bilmemek,
Büyüdükçe büyür hoş görmek,
Bir fırtına tutar şarkıları,
Türküler, dostum dostum güzel dostum der,
Hesaba vurulan yalnızca,
Yakaya dikili dikiş tutmayan derdin,
Yüreğe düşmesi kalır…
Dudaklarda isyan sözcükleri dolaşır,
Küfürler havada uçuşur,
Yürekte ezgiler duaya dönüşür,
Uçuşun kuşlar, uçuşun…
Ey postnişin dostluk,
Som sevgi ile girdiğimiz tekkende,
Çilemiz düğüm düğüm,
Ölüm müydü düğün,
Her insanın saltanatı kendi ruhunda hüküm sürerken,
Düğün müydü bâki dostluğun kara mahzenindeki
beyaz ölüm…
Kayıt Tarihi : 13.12.2022 13:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yürekte ezgi böyle olsun Mahlas, izninle.:):):)
"Süzülün, uçuşun beni de, beni de alın götürün
Bir okyanus ortasına ya da bir senri yanina
Kanat kanat yelken olup götürün beni kuşlar
Bir dalganın içine ya da kör bir kuyuya."
TÜM YORUMLAR (2)