Adem’ in titrek ellerinden
Nuh’ un uçurduğu Beyaz Güvercin!
Gönül bahçeme inan ki uğrarsın diye
İzlerini bir kenar çiçekte aradım…
Kuş tüyü sevinçlere kapıldım böyle
İbrahim’ce bir kutlu dilekte aradım…
Gelişinle
Tur-u Sînâ’da yapraklar kımıldadı...
Hani derim bağışla
“Dalı” versen...
Alıcı tarafıma “Beyzâ”lar salıversen…
Meryemoğlu kabına dar...
“Hayr-ul Halef gelecek…”
Onda bir tüy düşe kalka yoruldu
Göğün olana kadar…
Saflığa, güzelliğe
Yeni bir Hâbil gelsin
Dönüp kendi “kalbini”
Umudunu yıkana
Yedi gök yedi iklim
Yedi tavaf öteden
Ebâbil gelsin…
Ey Nur! Gecelerime doğarsın diye
Helecanlar üşüştü,
Güneşe gölge düştü…
Sen Muhammed’ ül Emîn,
Alâmet-i âhır-ı zamansın…
İnsanlığa can suyu,
Hayat soluyan kitap,
Bir mübarek Kur’an’sın…
Yol verin Ashâbım!
Cibrîl gelsin
Kaynağı Hira’dan nurdan
Selsebîl gelsin
Sen Münir-i YEZDAN’sın
Ne kadar ağırsan -ey şirk -
O kadar bayağısın
Kolu kanatlı ruhun
Betondan ayağısın…
Ve bir gün bir gece
Gizlice
Açılıverdi gökler…
En uzun en kısa yol
Gizemli bir bilmece
Tutuver kanatlı kol
Madde kalıplarından
Manaya miraç olsun
Aklın hürriyet yolu,
Gâibe inanç olsun
Sen Şâh-ı Âsumansın
Seninle dağ
Bir başka bakıştadır...
seninle dal
bir başka nakıştadır...
Ey Sevgili!
Toprağımca,ekmeğimce,suyumca,
Ruhumca güzelsin...
Kanadı kırıklara
Naif bir elsin...
Gelirken getirdiğin güzellikleri
Öfkendeki
Gülümseyen bir çiçekten tanıdım.
Gözlerinden gözlerime haber sal
Gel de Efendim!
Yılan sıcağında,
Sular yatağında,
Karınca kütüğünde toplansın...
Sen bahtıma Sultansın
'Selamün aleyküm'ce açık deniz,
'Harîsun aleyküm'ce sakin bir limansın...
Ömer beyaz öfkendir…
Osman pek kadifemsi,
Kadife huylu elçin…
Ali ki yatağında
Hayber yürekli gencin
Dostun Sıddık yanında
Allah idi güvencin…
Siz, mağaradaki gerçek…
Bense…
Mağara dışı yalanım,
Gözleri örümcekte kalanım…
Mağara, gören göze
Âyet-i Mübîn’dir…
İnkarım, koştururken
Atını dolu dizgin
Yuvasında güvercin
Ağırbaşlı mü'mindir…
Ey çöl!
Senin ibadetin yanmak olsun…
Bedirde kabaran “SU”,
Zor günde
Sevgilinin gözlerinde buharlanıp
“Bir Dağ”ın yamacından
Hendeğine dolsun…
Şu ince ince,kıvrım kıvrım
Arzın Kalbi’ne giden
Bana sükun diliyle “Hani gözlerin? ” diyen
Yollar görmüş geçirmiş…
Şu yosunlu,gözü yaşlı,eski Hâcer Çeşmesi
Tas tas aşkı içirmiş…
Mekke!
Mübârek şehir, gözümün bebeği diyar…
“Beni senden ayırdılar”
Selam şimdi
Bir feth-i müyesserle
Akın akın,boy boy,kafile kafile
Atlarla, kanatlarla gelenlere…
Selam şimdi sadece
Gözlerinden gülenlere…
“Toprağına hoş geldin Ey Yar! ”
“Sen Emin Kardeşin Oğlu
Emin-i Emansın”
“Selâmun aleyküm’ce açık deniz,
'Harîsun aleyküm’ce sakin bir limansın…
Bir gemi
Açık denizlerden
Okyanuslar ötesine yelken açmış…
Asya bozkırlarından Diyar-ı Rum’a
İkindinin çocuklarına…
“Ki onlar Allah’ım bilmiyorlar”
Mektup,dâvet,haber var
Nuh’un gemisinde son
Peygamber var…
Nuh’un uçurduğu Beyaz Güvercin!
Gönül bahçeme inan ki uğrarsın diye
İzlerini bir kenar çiçekte aradım...
Kuş tüyü sevinçlere kapıldım böyle
Seni, Hakka adanmış yürekte aradım…
Kayıt Tarihi : 5.2.2009 19:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
'Rahmet' okulunun AZİZ ÖĞRETMENİNE... Selat ve selam ile...
çok begeniyoruz
sizi ve şiirlerinizi çok seviyoruz.!
(büşra mehtap betül)
TÜM YORUMLAR (37)