her defasında
sağnak bir yağmurdan kaçar gibiydin
ürkek ve de güzeldin
yavan kalıyordum
seninle oturduğum tüm çay bahçelerinde
milattan öncesine dayanan gözlerin
gürültüyle bana doğru koşan bir kalabalık gibiyken
cebimdeki üç kuruşla
kelimeler taşırdım sana dudağımın dere kenarından
farkındaydın
koynundaki yeşil sonsuzluğun
bu sana çarşı pazar telaşı katardı
en olmadık gecelerde bile
kendini bu renksiz dünyadan
kozasından yırtılan bir kelebek gibi sıyırır
kendi dudaklarından öperdin
buna bile yeterdi gücün
şimdilerde
dölümüzü bu denli şen kılan sesin
duvarlarımıza çarpıp
yanağındakilerine benzer çukurlar açıyor göğsümüze
ve kekik kokuyoruz durmadan
delikanlılığımızın nişanesi sayıyoruz hala
seninle göz göze gelmiş olmayı
sırtımızda sırat-ı müstakim hırkasıyla
bir kısrak gibi eğiliyoruz yüzündeki suya
bir de diyarbakır’da
senin adınla çağırıyorlar şimdi genç kızlar
her günümüz bu yüzden güzel
her mevsimimiz bahardır seni özlemekle
ama geceleri çok kan kaybediyoruz
en çok geceleri eskiyor etimiz
sonrası dünya savaşları zaten
ihtilaller
kavimler göçü
ve ayrılık.
Kayıt Tarihi : 14.3.2016 15:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!