Beyaz Bir Kefendir Yorgunluk

Lütfi Kireçci
222

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Beyaz Bir Kefendir Yorgunluk

Beyaz bir kefendir yorgunluk
Mavisi eskimiş yüreklere
Hırçın bir ırmaktır başkaldırı
Hınzırların yataklarına

Söğüt dallarında asılı güneş
Dört mevsim bahar miting meydanlarında
Kar mı yağmış cumartesilere,
Marmara’ya mı düşüp ıslanmış pazarlar
Tülbentlerin arkasında silah çatmış karıncalar,
Kıyametler kopmuş
Bileğime vurulmuş yarasalar

Havada kurşun kokusu,
Göğsümde hedef tahtası muskam
Tabutsam
İlk ölmüşlüğümün iklimsiz sevinçlerinde,
Gül açmışsam zemheride
Mizacımdır,
Kanımda martılar uçuşur,
Her gece göğsüme
Gümüşten bir madalyon bırakır gökyüzü
Mahşer aramayı bırakıp mezar taşlarından
Hıra boyunda adamlar geçer Kerbela’dan
Düşerim peşlerine mimarisinde cellâdın.
Kafamı karıştıran,
Orta Asyalı çehremi hatırlarım sur diplerinde,
Fırat ve Dicle matem değilken düşlerime,
Mezar sessizliği evlerde hepimiz bir başka ölüyüz
Ebedin sırrını gömerken yeşil türbesine zamanın
Nöbet devralır tebessüm yorgun atların yelesinden.
Ve güneş örgütlenir büyük ırmakların ağzında
Bereketli hüzünler dökülür güz yağmurlarında
Yılgı atları sürülür kentin üstüne
Akrep kuyruğundan.

Beyaz bir kefen giyer yorgunluk,
Kurtlu bir elmada seyyar bir mevsimmiş ömür,
Evlerin ışıkları yanarken kasvetli ölümün kıyısında,
Aşk bize diyardır uçurumların kenarında.
Susmak gelmiyor içimden tel örgülere bırakıp gülleri,
Buralarda mavi yağar yinede yağmurlar,
Cesaret ve yalnızlık, yolumun üstünde iki ırmak.
Hiç kimse bilemez ağzımın inzivaya çekilmiş kuşlarını
Vahşetin sakallarımda infilak eden şarapnel parçalarını
Beni bir zaman yıldızlara götüren
Kıyamet saatlerini hatırlıyorum.
Buza kesmiş kanım gecenin terinde,
Yaşamak erdemlikse ölü düşlerin tüllerinde
Nasıl bulabilirim kendimi kemikten yapılmış dağların içinde,
Hangi kâşif yürek susuzluğuma kılavuzluk yapabilir.
Her ölen benmiyim Musa bakışlı çocukların gözlerinde
Delicesine sığınıyorum eşkıya vakitlerine nabzımın,
Hangi çölde inşa edelim gemisini Nuh’un yeniden,
Hangi mağaraya sığınırız çıkınca evimizin kapısından,
Mutlak çaresizliğin adresinde açmaz elbet yediveren,
Her sağanakta gül patlar muhacir aşkların fecrine,

Mavi bir örümcek ağı gerilir üçayak sehpaların altına,
Beyaz bir kefen taşır martılar ayak parmaklarına.

Gün yorulur sahrada dağların şiir kokusundan,
Adamın ismi düşmez elbet secde eden alınlardan.

Lütfi Kireçci
Kayıt Tarihi : 14.4.2008 21:35:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Doğa Fendi
    Doğa Fendi

    yüreğinize sağlık hocam bu cümleleri birleştirebilmek bir marifet!

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Lütfi Kireçci