- Kuyumuz el yapımı, suyumuz eksik beyim... -
Maruzatımız belli soluksuz çalıştık da
Teyzemiz ev hanımı dayımız eksik beyim.
Sırtımıza vurulmuş semere alıştık da
Sıpamız aç gezerken tayımız eksik beyim.
Çeyrek ekmek tost için küserken büfeciyle
“Fena”yı nikahlarken amansız bir “feci”yle
Asgari müşterekte anlaştık tefeciyle
Faizimiz diz boyu payımız eksik beyim.
Bir defterimiz olsa yüz kişi dürerdi ya
En fakir hikâyeler bizimle sürerdi ya
Bardağımıza sudan fazlası girerdi ya
Şekerimiz yok diye çayımız eksik beyim.
Gözlerimiz sallanan uzun parmaktan bıktı
Yağmur topraktan bıktı, deniz ırmaktan bıktı
Yokluğumuz varlığa boyun kırmaktan bıktı
Ömrümüz “hü”ya teslim “hay”ımız eksik beyim.
Başıbozuk rüzgârlar fırtınadan ün aldı
Takvime yarın düştü sermayeyi dün aldı
Babamın mezar taşı on yaşından gün aldı
Vasiyetimiz tam da sayımız eksik beyim.
Ayakkabımız delik, mintanımız kırk yama
Yorulmuş dizlerimiz dayanmıyor kıyama
Hedef sabit isabet ettirmek kolay ama
Okumuzu gerecek yayımız eksik beyim.
Hasılı budur ahval, fazla mutluyuz - yersen -
“Çok şükür” deriz elbet sen “nasılsınız?” dersen
Ama derdimiz belli, bir el de bize versen
Köprüden geçeceğiz ayımız eksik beyim.
Kayıt Tarihi : 14.2.2022 18:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!