Hakkın huzurunda elpençe dîvan
Durmaya ne kaldı ey gâfil insan? ...
Ne inkâr etme var,ne de kandırma
Mîzânın önüne geldiğin zaman...
Yediğin,içtiğin,çalıp çırptığın;
Nefsine uyup hîleler yaptığın;
Ne maddeden ma'mûl puta taptığın;
Meçhul bir ekranda belirir o an...
Günah dağlar gibi,sevap ise az...
Konuşur el,ayak; dudak,dil,boğaz...
Yalan beyanların faydası olmaz...
Dersin ki:benmişim meğer aldanan...
Sırat köprüsü çok keskin ve ince...
Cennete varırsın ordan geçince...
Bir de kayıp ateşlere düşünce;
Yan günahkâr nefsim,kavrularak yan...
Belki Allah diler,yanıp çıkarsın...
Mübarek bir suda vücut yıkarsın...
Ak pak olur etrafına bakarsın...
Olursun; sonunda,affa uğrayan...
Îmân et kâinatın tek sahibine...
Gece gündüz anarak yalvar Rabbine...
Belki seni de bağışlar Habîbine...
Şefaata erersen,kolay kurtulman...
Kayıt Tarihi : 9.9.2005 15:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!