yaklaşan kasırgayı tırpanla kovmaya çalışmak
sabahları sızıntılardan kıvranan gölgelerin,
yeni açan çiçeklerini sulamak
ve sayfalara hapis hatıraların mide bulandırıcılığına rağmen, inanmak.
Kalkıyorum usulca, dizlerim acıyor
Gök zihnime doluyor
Keskinliği ve parlıklığıyla.
Kül olup kirletiyorum, tek kelime etmiyor.
İlk misafirimdi gürültü
Sadece kulaklarımdan sızıyordu
Kaybolmuş şehirlerim
İçinde hüzün sarmaşıkları bir de dünya
Ellerime leke konduruyor güneş.
Bıraktıklarımın yansımasıymış meğer
Ne güneş vardı ortada
Ne de bileğime dolanan aptal sarmaşıklar.
Bilinmezi bekleme gayretinde
Saklandığımız oluşumlar üstümüze yıkılıyor,
Çokça bağımsızız ve bilmiyoruz.
Baştan inşa edeceğiz
Geriye dönüp gizlerin sarmalına varabilmek için.
Oysa tek sorun burada olabilmekti.
Neredesin göremiyorum
Penceremi açtım, seni bekliyorum
Ağladığımda gözyaşlarımı savurup kurutan,
Tenimde yumuşakca gezinen sensin
Görünür olmaya ihtiyacın yok.
Nasıl da çark etmişim birden ateşi hissettiğimde
Tütsünün hatırlatmaktan başka bilmediği bir şeyler vardı, keşke onun gibi olabilseydim.
İşte bu sıcaklık ve oksijenden bahsediyorum
Yarılmış toprak parçasının içinden sana bakıyor.
Sen de bir damla gözyaşı akıtmaya çalışıyorsun
Yaşama, hüzne ve Van Gogh'a inat.
Kalkıyorum usulca, dizlerim acıyor
Gök zihnime doluyor
Keskinliği ve parlıklığıyla.
Kül olup kirletiyorum, tek kelime etmiyor.
İlk misafirimdi gürültü
Attığım her adımda uzaklaştığım şey ile
Yaklaştığım yörüngenin ayrımına varabilmek
Duyabilmekten mi geçiyordu?
Yalnızca bir ormanın içinde bulabilirdim.
Ağaçların ruhları fazla keskindi.
Sen solgun diyarların eşiğinde değilmisin ki,
Sizi ekledim ve şiirinizi okuyup yorumladım. Siz de beni ekler, şiirlerimi yorumlarsanız sevinirim. Dost selamlar.
Dost kar yağdırmaz umduğumuz dağlara
sevgi ve ilgisiyle döndürür gönlümüzü
yemyeşil bahçelere bağlara