BEŞLİLER ÇETESİNİ KİM ÇÖKERTİ
Beşliler Çetesi, beş kişiden oluşuyordu. Ekip varlığını, gücünü tamı tamına yedi sene sürdürmüştü. Ekibin bütün üyelerinin ortak özellikleri sayılmayacak kadar çoktu Hepsinin bütün dersleri birdi. Hepsi aynı şeye gülüyor, hepsi aynı şeye ağlıyordu.
Hepsi yedi senede panter gibi koşucu olmuştu. Hepsi Einstein gibi mucit. Hepsi Sokrates gibi savunma uzmanı. Her gün okulda bütün üyelerinin, yapmış oldukları her yaramazlık, bütün öğrencilerin eksiksiz beğenisini kazanmıştı. Bu özellikleri ile diğer çetelerin gıptası, kızların gözdesiydi her biri. Tek bir kızın gözdesi olmak, tek bir kıza yüz vermek makbul değildi, onlar için. Kahramanlar ancak bütün kızların gözdesi olurdu. Onun için hepsi her saniye kahraman olma mücadelesi veriyordu.
Sınıfın en başarılı öğrencisi Şafak, aynı zamanda en yakışıklısı idi. Sınıfın en güzel kızı Kıvılcım’a vurgundu. Ne yazık ki Kıvılcım yüz vermiyordu. Kıvılcım’ın, Beşliler lideri Atak’a hayranlığı, bakışları gülüşleri çılgına çeviriyordu Şafak’ı. Şafak’ın, Kıvılcım’a olan aşkı günden güne çörekleniyordu gönlünde. Atak’a olan hıncı günden güne artıyordu. Uykusuz kaldı kaç gece, çareler düşündü. Bulamadı. Bulmalı idi. Gözü kıvılcım’dan başkasını görmüyordu. Hayatta hiç bir beklentisi yoktu, Kıvılcım’dan başka. Çareyi buldu kendince. Beşliler grubuna katılacaktı. Nasıl olsa istese de ders çalışamıyordu. İstese de ders dinleyemiyordu Nasıl olsa 8.sınıfa gelmişti. Okuldan atılacak, okulda kalacak hali yoktu. Hem okuldan atılsalar bugüne kadar Beşliler atılırdı. Sınıfta kalsalar Beşliler kalırdı. O gün hiç uyumadı. Bütün bunları düşündü sabaha kadar.
Ertesi gün, her günkünden daha hızlı yürüdü okul yolunda Atak’ı bulup: “Grubunuza beni de alın.” Diyecekti. Ne yazık ki derse geç kalmıştı. Suçluluk duygusu içinde, ürkek bakışları ile çaldı kapıyı. Öğretmen buyur etti, oturttu yerine. Sınıftaki bugüne kadarki saygınlığı azarlatmadı kendini. Teneffüsü iple çekti. Bakışları bir Kıvılcım’a kayıyor, bir Atak’a. Kıvılcım’a olan aşkını, herkes biliyordu. Atak’a olan aşkını bir kendisi biliyordu. Atak’a bakışları arkadaşlarının gözünden kaçmadı ama anlam veremediler. Bakışlar Atak’ın da gözünden kaçmadı. Atak kendi kendine:”Beni dövecek hali yok ya, olsa olsa benden bir isteği vardır. İsteğini de uygun bulursam yerine getirim.” Diyordu. Şafak’a fazla bakma gereği duymadı. Şafak’ınsa bakışları Atak’tan hiç mi hiç ayrılmadı.
Teneffüs zili çaldı. Yerinden bir ok gibi fırladı Şafak. Dikildi Atak’ın karşısına:
Ah çekip de arkam sıra ağlar var
Bakarım bakarım sılam görünmez
Aramızda yıkılası dağlar var
Coşkun sular gibi akıp durulma