Beşliler Çetesini Kim çökertti

İbrahim Şahin 2
532

ŞİİR


24

TAKİPÇİ

Beşliler Çetesini Kim çökertti

BEŞLİLER ÇETESİNİ KİM ÇÖKERTİ

Beşliler Çetesi, beş kişiden oluşuyordu. Ekip varlığını, gücünü tamı tamına yedi sene sürdürmüştü. Ekibin bütün üyelerinin ortak özellikleri sayılmayacak kadar çoktu Hepsinin bütün dersleri birdi. Hepsi aynı şeye gülüyor, hepsi aynı şeye ağlıyordu.
Hepsi yedi senede panter gibi koşucu olmuştu. Hepsi Einstein gibi mucit. Hepsi Sokrates gibi savunma uzmanı. Her gün okulda bütün üyelerinin, yapmış oldukları her yaramazlık, bütün öğrencilerin eksiksiz beğenisini kazanmıştı. Bu özellikleri ile diğer çetelerin gıptası, kızların gözdesiydi her biri. Tek bir kızın gözdesi olmak, tek bir kıza yüz vermek makbul değildi, onlar için. Kahramanlar ancak bütün kızların gözdesi olurdu. Onun için hepsi her saniye kahraman olma mücadelesi veriyordu.
Sınıfın en başarılı öğrencisi Şafak, aynı zamanda en yakışıklısı idi. Sınıfın en güzel kızı Kıvılcım’a vurgundu. Ne yazık ki Kıvılcım yüz vermiyordu. Kıvılcım’ın, Beşliler lideri Atak’a hayranlığı, bakışları gülüşleri çılgına çeviriyordu Şafak’ı. Şafak’ın, Kıvılcım’a olan aşkı günden güne çörekleniyordu gönlünde. Atak’a olan hıncı günden güne artıyordu. Uykusuz kaldı kaç gece, çareler düşündü. Bulamadı. Bulmalı idi. Gözü kıvılcım’dan başkasını görmüyordu. Hayatta hiç bir beklentisi yoktu, Kıvılcım’dan başka. Çareyi buldu kendince. Beşliler grubuna katılacaktı. Nasıl olsa istese de ders çalışamıyordu. İstese de ders dinleyemiyordu Nasıl olsa 8.sınıfa gelmişti. Okuldan atılacak, okulda kalacak hali yoktu. Hem okuldan atılsalar bugüne kadar Beşliler atılırdı. Sınıfta kalsalar Beşliler kalırdı. O gün hiç uyumadı. Bütün bunları düşündü sabaha kadar.
Ertesi gün, her günkünden daha hızlı yürüdü okul yolunda Atak’ı bulup: “Grubunuza beni de alın.” Diyecekti. Ne yazık ki derse geç kalmıştı. Suçluluk duygusu içinde, ürkek bakışları ile çaldı kapıyı. Öğretmen buyur etti, oturttu yerine. Sınıftaki bugüne kadarki saygınlığı azarlatmadı kendini. Teneffüsü iple çekti. Bakışları bir Kıvılcım’a kayıyor, bir Atak’a. Kıvılcım’a olan aşkını, herkes biliyordu. Atak’a olan aşkını bir kendisi biliyordu. Atak’a bakışları arkadaşlarının gözünden kaçmadı ama anlam veremediler. Bakışlar Atak’ın da gözünden kaçmadı. Atak kendi kendine:”Beni dövecek hali yok ya, olsa olsa benden bir isteği vardır. İsteğini de uygun bulursam yerine getirim.” Diyordu. Şafak’a fazla bakma gereği duymadı. Şafak’ınsa bakışları Atak’tan hiç mi hiç ayrılmadı.
Teneffüs zili çaldı. Yerinden bir ok gibi fırladı Şafak. Dikildi Atak’ın karşısına:
- Atak! Seninle acil bir şey konuşacağım.
- Buyur konuş koçum! Dinliyorum.
Şafak duraksadı. Biraz kızardı, biraz heyecan, söyleyeceğini heceledi:
- Ben yalnız konuşmak istiyorum.
Atak’ın sınıfa bir göz atışı ile sınıf boşaldı. Bir göz atış, dörtlü nöbete geçti; kapı ağzında, koridorda, merdiven başında. Şafak olan bitene biraz şaşırsa da sevindi. İstediği gibi rahatça konuşabilecekti.
Atak:
- Şimdi konuş, ne konuşacaksan.
- Ben sizin gruba dahil olmak istiyorum. Ne olur aranıza beni de alın. Bana hangi görevi verirseniz, hiç ihtiraz etmeden yapacağıma söz veririm.
- Koçum! Bir gruba, hele Beşliler grubuna dahil olmak öyle kantinden:”Parasını verdim, ver bir hamburger.” der gibi olmaz. Grubun bütün inceliklerini öğreneceksin. Sonra teste tabi tutulacaksın. Bütün testlerden geçersen, grubun üyeleri tarafından üyeliğinin onayını talep edeceksin. Grup her isteyeni üye yapsaydı sınıftan, okuldan farkı kalır mıydı?
- Grubunuzun inceliklerini öğrenmeye hazırım.
- Grubun incelikleri bir teneffüste öğrenecek kadar basit değil. Her hangi bir dersten beş alacak kadar hiç değil.
- Yeter ki anlatın, ben dinlemeye hazırım. Öğreneceğime de inancım sonsuz.
- Önce derslerden nasıl bir alınır? Onu anlatayım.
Bu cümleye, Şafak güldü. Şafak’ın gülmesine Atak kızdı.
Şafak:
- Bir almada öğrenecek ne var ki?
- Bir almak, sizin beş almanızdan daha zor. Yazılıda öğretmenler bir sözcük gördü mü iki veriyor. Bu öğretmenlerin sağı solu hiç mi hiç belli olmuyor. Kafası iyi ise üç veriyor. Hangi öğretmenin kafasının hangi gün, hangi saat iyi olacağını bilemezsin. Yazılıyı ne zaman okur hiç bilemezsin. Onun için yazılılarda bir sayfa yazı yazacaksın.Yazıyı yazmasına yazacaksın da iki heceyi yan yana getirmeyeceksin.İki hece yan yana gelirse, hemen bir sözcük oluşur. Öğretmen basar ikiyi, üçü. Bunu yapmak bulmaca çözmekten zor.
- Siz iki almaktan niçin korkarsınız?
- Arkadaşlık ayrıcalık kabul etmez. Böyle bir durum arkadaşlar arasında ihanet sayılır. İki almak, öğretmenlerin isteğini yerine getirmektir. Öğretmene boyun eğmektir. Hiç bir grup üyesi boyun eğmez.
- Bir almanızı anladım. Bir almak için uğraşana kadar boş kâğıt verseniz olmuyor mu?
- Derste kırk dakika öğretmenin uyarısına maruz kalacaksın… Boş kâğıt vermek disiplin suçu. Suçun kâğıtla belgeli. Savunma şansın yok. Düşünsene bu kadar suçu işleyip disipline gitmeyeceksin, bir, bir almak için disipline gideceksin.
Zil çaldı Konuşma kesildi. Herkes yerine oturdu. Şafak duyduklarını tek tek değerlendirdi. Bir kısmını anlamamıştı, bir kısmını da saçma buldu.Çaresi yoktu.Gruba girmeye niyetlenmişti bir defa.Niyetlenmek yetmedi, bir de Atak’a söylemişti.Vaz geçse Atak:” Gözü yemedi, korktu.” demez mi? Bu durum Kıvılcım’ın gözünden düşürürdü.Şafak, öğrencilik hayatı boyunca ilk defa derste saniyeleri, dakikaları saydı.Dakikalar bir türlü geçmek bilmiyordu. Sanki ders 40 dakika değil, 40 saatti. Nihayet zil çaldı Şafak derin bir oh çekti. Böyle bir ohu ancak, Kıvılcım aşkına karşılık verdiği zaman, çekebilirdi.
Atak Şafak’a göz etti. Şafak tedirgin. Şafak sabırsız. Atak önde, Şafak arkada. Yürüdüler, yürüdüler... Durak tuvalet.Beşlilerin iki defa bir mekanı kullandığı görülmüş bir şey değildi.Kuşku yaratırdı.Hemen idare tarafından sorguya çekilirlerdi.Nöbet erleri kapıda yerini aldı.Tuvaletler hizmete kapatıldı.Sıkışan sıkışana...Altına kaçıranlar.. Hiç biri de Atak’ın tuvaleti hizmete kapattığını söyleyemezdi.
Atak, konuşmasına kaldığı yerden başladı. Bir almanın zorluğu:
- Yazılıdan bir almayı başardın diyelim. Farkında olmadan dersi bir dakika dinledin, öğretmen hemen soruyu sana yöneltir. Sen doğru cevap verirsin, alırsın bir 100P, bir aferin. Not yine çıkar üçe. Dersi dinlemedin diyelim ağzından tesadüf bir cevap çıkar. O da gider doğru cevap oluverir. Yine yüz alırsın. Çok uyanık olacaksın, soruyu iyice anlayacaksın, gerekirse tekrarlatacaksın. Soruyu anladın, anında yanlış cevabı oluşturup söyleyeceksin. Söylediğin cevap bir de öğretmeni kızdıran cevap olursa sınıfın beğenisini kazanırsın. Hele kızların ilgi odağı olursun. Kızlar sıradan erkeklerden hoşlanmaz. Sıra dışı, kahraman olacaksın.
Bütün öğrenciler kravatı boynuna takarsa, sen alnına takacaksın. Bütün öğrenciler siyah giyerse, sen beyaz giyeceksin. Bütün örenciler okulun başlangıç saati geliyorsa sen 15 dakika geç geleceksin ya da bir saat erken. Bütün bunları yapabilmek için okuldaki bütün öğrencilerden haberdar olacaksın. Ara da bir de Grup liderinden aldığın emirleri yerine getireceksin. Bütün bunları sırası ile anlatacağım. Önce bir almayı bitirelim.
“Kızların ilgisini çekmek” cümlesi Şafak’ın hoşuna gitti. Kendi kendine:”Atak bu işi biliyor. Öğreneceğim çok şey var. Atak sanki benim içimi okuyor.” diyordu. Bir almanın yararlarını anlamaya başladı. ‘’Demek ki kızların gönlüne giden yol bir almaktan geçer.’’ diyordu. İyi de bir, bir almak bu kadar uzun sürerse... Ya diğerlerini öğrenmek... Ya dönemin sonu gelirse... Ya kıvılcım başka okula giderse, hiç şansı kalmayacaktı. Y ine zil çaldı. Sınıfa girdiler.
Şafak üç şeyi düşünmeye başladı. Birincisi zil ne zaman çalacak, ikincisi, nerde konuşulacak, üçüncüsü yeni konu. Sabırsızlandıkça sabırsızlandı. Zil çaldı. Bir göz işareti… Atak önde, Şafak arkada yürümeye başladılar. Atak sakin, Şafak telaşlı, sabırsız. Yürü,yürü... Vardılar kömürlüğe.
Atak başladı, bir almanın yararlarını, bir bir anlatmaya. Bir almanın zorluklarını, bir bir anlatmaya. Bir, bir....
Şafak kendini tutamadı:
- İkiye geçsek!
(Atak hitdetlenlendi)
- İkiyi unut! Bir de sözümü asla kesme! Bizim kurallar asla öğretmenlerin kurallarına benzemez. Öğretmenlerde af vardır. Bizde hiç bir şekilde af olmaz.
Sanki Şafak’ın ilgiyle dinlediği Atak gitmiş yerine başkası gelmişti. Şafak şaşırdı, korktu. Eller, ayaklar keman çalmaya başladı. Gözler şaşkın, yüz soluk.
O gün birle başladı birle bitti gün.
Beşliler grubu sınıf kapatma, tuvalet kapatma dışında bir eylem yapmadı. Öğretmenler kendi aralarında:”Bugün grupta bir değişiklik var, derste hiç sesleri çıkmadı.” diyordu. İçlerinden biri de: “ Şafak onları yola getirdi.” diyordu.
Atak’sa; bütün öğretmenlerin örnek öğrenci olarak gösterdiği Şafak’ı yoldan çıkarmanın ses getirecek bir eylem olacağına inanıyordu.
Şafak, farklı bir öğrenci olarak evin yolunu tuttu. Şaşkınlık içindeydi. Yaptıklarının iyi mi, kötü mü olduğu sorgulamasından bir türlü kurtulamıyordu. Bir yandan da yürüyeceği yeni yolun sonunu merak ediyordu. Yolun sonu belli değildi. Heyecanlıydı, merak vericiydi. Girişi olan çıkışı meçhul bir yol... Karanlık bir yol..
Ertesi gün değişik mekânlarda Atak, “Kirpik Alfabesi”ni anlattı:
- Kirpik Alfabesi; Latin Alfabesinden çok çok zordur. Her kirpik bir harf karşılığındadır. Bunları öğrenmek bir derece kolaydır. Zor olan kirpikleri kullanabilmek. Bu durum aynen okumayı bilip yazmayı bilmemeye benzer. İki gündür elemanları nöbet yerlerine her teneffüs bir sözcük kullanmadan nasıl dağıttığımı, nasıl hiç bir aksaklık yaratmadığımı, nasıl hiç bir açık vermediğimi gördün. Biz örgüt üyeleri bu alfabeyi Latin Alfabesi’nden daha ileri düzeyde biliriz. Biz bu alfabeyi kullanarak 40 dakika derste aralıksız konuşuruz. Bizlerin çapraz köşelerde oturması hiç dikkatini çekti mi? Görüş açısı oluşturmak için öyle otururuz. Hatta her gün bir nöbetçi pencere kenarında oturarak dışarı ile irtibat kurar. Senin bu alfabeyi öğrenmen zaman alır. Biz bu alfabe için yedi tam yılımızı verdik, daha da eksiklerimiz var. Başlangıçta sana bir tolerans sağlar, şart koşmayız.
Bu tolerans Şafak’ın hoşuna gitti. Çünkü fazlası ile ümitsizliğe kapılmıştı.
Her gün yeni bir konu... Bir ertesi gün -5 nasıl alınır:
- Siz başarılı öğrenciler +5 almak için sık sık derse katılırsınız. Öğretmenin dikkatini, sınıfın dikkatini siz çekersiniz. Bu haksızlık değil mi? Biz o sınıfın öğrencisi değil miyiz? İşte biz de var olan hakkımızı kullanırız. Hem de en iyi şekilde. Bizim derse katılışımız sizinki gibi olmaz. Sizin katılışınız, kaç kişinin dikkatini çeker? İki. Bilemedin üç. Bizim katılışımız bütün sınıfın dikkatini çektiği gibi, okula yayılır anında, bütün öğrencilerin ilgi odağı oluruz. Derse katılmadaki cevaplar, sergilenen davranışlar hepsi öğretmeni kızdıran, bir vermeye zorlayan cevap olacak. Ayrıca nasıl bir doğru cevap sınıfta tekrarlanmazsa bizim cevaplarımız da tekrarlanmaz Her gün her öğrencinin, her öğretmeni beş defa kızdırma zorunluluğu vardır. Tekrar cevaplar notla değerlendirmez. Eğer değerlendirilseydi öğrenciler arasında her hareketimiz, her sözümüz ilgi çeker miydi Sanırım -5 almanın, +5 almaktan beş kat daha zor oluğunu anlamışsındır.
Atak’ın her anlattığı sanki Şafak’ı, Kıvılcım’a götürecek yoldu. Günden güne iyice ısınıyordu Şafak.
İkinci haftanın sonuna yaklaşıldığında, konu direnç testi. Atak değişik mekânlarda, değişik saatlerde anlatıyordu:
- Direnç testi bir grup üyesi için zorunlu bir testtir. Bir grup üyesinin attığı her adım risktir, her adım suçtur. Grup üyesinin görevi hiç bir suçu kabullenmemektir. Hiç bir eylem hakkında ne kadar baskı yapılırsa yapılsın, ne kadar dayak yerse yesin açıklama yapmamaktır.
- Şimdi siz beni dövecek misiniz? Dövecekseniz arkadaşların görmediği bir yerde dövün.
-
- Şimdi biz seni dövmeyeceğiz. O işi idareye havale edeceğiz. Onlar bu işi bizden daha güzel yapıyorlar. Hem biz sana acırız onlar acımaz. Bir de biz durduk yere adam dövmeyiz. Bizim dövdüğümüz kişi bize ya ün kazandırsın yada para.
- İyi de beni idareye nasıl dövdürteceksiniz?
- İdare dövmez, korkutur.”Doğruyu söylemezsen okuldan atılırsın.” der. “Çeşitli cezalar alırsın, polise bildiririm.” gibi bir sürü korkutma taktikleri uygularlar. Bütün bunları seni konuşturmak için yaparlar. Bakalım sen konuşacak mısın?
- Ben hangi konuda konuşacağım?
- Sen hiç bir konuda konuşmayacaksın. Susacaksın. Bir de suçu başkasının üstüne atmayacaksın. Beşlilerin affetmediği en önemli hatalardan biri budur.
- İyi de hangi suçtan bahsediyoruz?
- İyi dinle sana beş tane suç işleteceğiz. Bu suçlar sonunda idare seni sorguya çektiği zaman, direnme gücünü ispatlayacaksın. İşleyeceğin ilk suç; Bir eşek resmi yapacaksın, yaptığın resmi Balyoz Nuri’nin sırtına asacaksın.
Şafak’ın ayakları, Balyoz Nuri adını duymadan titremeye başladı. Balyoz Nuri, öğrencilerin en korktuğu öğretmendi. Vurduğu yerden ses getirirdi.
Ertesi gün Atak, derse girdiğinde cebini yokladı. Çakısı yoktu cebinde. Öğretmen derse girdi, yazılı kâğıtlarını dağıttı. Atak çakısını düşünüyordu sürekli. Gittiği, geldiği yerleri düşündü tek tek. Aklına yol geldi. Köşe başındaki yolda arkadaşına çakı ile şaka yaptığı geldi. Orada cebine koyarken düşmüş olabilirdi. Sayıklamaya başladı:”Yol,yol,yol...” Aklı bir de son ders Balyoz Nuri’nin dersinde olacaklara takıldı. Ya Şafak her şeyi anlatırsa...
Sayıklıyordu:”yol, direnç, yol, direnç...” Öğretmenle göz göze geldiği zaman yazarmış gibi yapıyordu.
Zil çaldı. Yazılı kâğıdını masanın üzerine bıraktı. Koştu yola. “Yol, yol...” diye diye. Baktı, soruşturdu. Çakısı yoktu yolda..Koşarak derse yetişti,”çakı, çakı...” diye diye.
İkinci derste Türkçe Öğretmeni sınavı değerlendiriyordu:
“Arkadaşlar, en basit sorulara en güvendiğim öğrenciler cevap verememiş.1. Soruda tek heceli bir sözcük yazın.” diyor. İki kişi doğru cevap vermiş. Atak arkadaşınız:”yol” demiş, Şafak arkadaşınız:”Bir” demiş. 2.Soruda:” İlk hecesi sessizle başlayıp, son hecesi sessizle biten, bir sözcük yazın.” demişim. Yine iki arkadaşınız cevap vermiş. Atak arkadaşınız, “Direnç” demiş, Şafak arkadaşınız:”Kıvılcım” demiş. Her iki arkadaşınızı da kutlarım.
Teneffüste, öğretmenler arasında, öğrenciler arasında tek cümle tekrarlanıyordu: “Şafak, Atak’ı yola getirmiş.” Öğretmenler: “Bizim yapamadığımızı Şafak yaptı. Atak, Şafak’a tepki gösterebilir. Bir müddet Şafak’ın koruyucusu olalım.” diyordu.
Son ders geldi. Atak olanca kızgınlığı ile Şafak’a bakıyordu. Bakışları, Şafak, verilen göreve bağladı. İstese de istemese de verilen görevi yerine getirecekti. Fırsat kolluyordu. Öğretmenin tahtaya yazı yazmasını fırsat bildi, hemen iğneledi, resmini, Balyoz Nuri’nin arkasına. Sınıf şaşkın... Balyoz Nuri, tepkisiz. Bir de demez mi:”Şafak açıklama yapmana gerek yok, olur böyle vakalar.”
Dörtlüler ihanetçi damgasını bastı Atak’ın alnına. Atak olan biteni kimseye anlatamadı, inandıramadı. Artık kimse sözünü dinlemiyordu. Şafak başta Kıvılcım’ın sonra diğer kızların gözdesi oldu.
Şafak, Kıvılcım’la her konuda rahatça konuşabiliyordu. Atak’la niçin beraber olmak istediğini anlattı. Atak’ın bütün anlattıklarını. Kıvılcım, şaşırdı duyduklarına. Şafak’ı uyardı:
- Ben ve benim gibi bütün kız arkadaşlarım Atakların yaptıklarına gülmek için güldük, aşık olmak için değil. Niyetin Atak gibi olmaksa beni unut. Atak’ın peşine takıl.
- Hayır, hayır! Ben her şeyin yanlış olduğunu biliyordum. Ben sadece seni kazanmak için yaptım.
- Bak şafak hata üstüne hata yapıyorsun. Beni seviyorsan benim kalbime hitap edeceksin. Sevdiğini karşıma dikilip söylemeliydin. Sen söylemezsen, senin beni sevdiğini nereden bilebilirdim ki.
Atak, büsbütün şaşırdı Kıvılcım ne dediyse ’’ haklısın’’ diyebildi. Özür diledi, af diledi.
Kıvılcım: Seni bir şekilde affedebilirim. Madem Şafak Atak’ı yola getirdi diyorlar. Sen de Atak’a bütün yaptıklarının yanlış olduğunu kabul ettireceksin.
Şafak, tedirginleşti. Derin düşüncelere daldı. Ya Atak kendisini yola getirirse ikinci kez hata yapacaktı. Bu durumda Kıvılcım’a karşı söyleyecek tek bir sözcük kalmayacaktı.
Şafak’ın tedirginliğini gören Kıvılcım:”Korkma o işi beraber yapacağız.”dedi. Nasıl yapacaklarını tek tek anlattı. Sen sadece Atak’ı çağır yeterli.
Kıvılcım Planını okulun idaresine anlattı. Plan idarece uygun bulundu. Bir görüşme odası ayarlandı. Şafak Atağı çağırdı:” Kıvılcım’la ben seninle konuşmak istiyoruz, idareden izin aldık, derse girmeyeceğiz.”Atak duyduklarına sevindi. Kendisi ile görüşmek isteyen, kendisini ciddiye alan birileri çıkmıştı.
Odada Atak, Kıvılcım, Şafak.
Kıvılcım başladı konuşmaya...
Atak olanların sanıldığı gibi olmadığını anlatmak istedi. Kıvılcım fırsat vermedi.
- Atak seninle olanları değil olmayanları konuşacağız. Bugüne kadar yaptıklarınızı değil, yapamadıklarınızı konuşacağız. Önce yaptıklarınızın yanlışlığını kısaca hatırlatıvereyim. Sizlerin zaman zaman yapmış olduğu yaramazlıklara çevrenizin gülmesi sizin hoşunuza gitti. Çevreniz güldükçe siz kendinizi kahraman hissettiniz. Aslında her gülüş sizi çevrenizden kopardı, yalnızlığa sürükledi. Kısa süreli mutluluklar rüzgârda savrulan bir yaprak gibidir. Siz o rüzgârda sürüklenirken ayağınız hayatın zemininden kalktıkça kalktı. O rüzgarın sizi bir gün bir kaya parçasına çarpacağını göremediniz.Bugüne kadar ailenizin güvenini kaybettiniz, arkadaşlarınızın, öğretmenlerinizin güvenini.Bu şekilde devam ederse geleceğinizin kaybolmasına çok az kaldı. Yaşamak gibi bir idealiniz varsa o yetenekli ellerinizi yaşama sarılmak için kullanınız.
Şafak, bu güzel sözleri Kıvılcım’ın ağzından duydukça, Kıvılcım’a olan hayranlığı kat kat arttı.
Atak’ın son yaşadığı olayın üzerine duydukları dünyasını şaşırtmaya yetti. Mahcubiyet içerisinde bir teşekkür edebildi. Bir de:”Şafak dünyama bir pencere açmıştı, sense o pencereden sızan ışık oldun.”diyebildi.

Ertesi gün Atak, sabah töreninde, hiç kimsen beklemediği, herkesi şaşırtan bir konuşma yaptı.

Dönem sonunda onur belgesi alanların ilk sırasında Atak vardı.

İbrahim Şahin 2
Kayıt Tarihi : 15.2.2008 13:12:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Değerli dost, Mehbet Çoban'ın eleştirisi üzerine finale ekleme yaptım. Mehbet Bey ve eleştirisini esirgemeyen dostlara teşekkürler.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Fatma Aras
    Fatma Aras

    güzel paylaşım tebrik ediyorum...selamlarımla

    Cevap Yaz
  • Fesih Aktaş
    Fesih Aktaş

    Bu yazıyı bütün öğrencilerime önereceğim.

    Tebrikler efendim

    Cevap Yaz
  • Reşat Karabağ
    Reşat Karabağ

    Sevgili dostum,olay gerçek hayattan alınmış,çok ders verici.Aslında düzenlenip, öğrencilere okutulmalı,şu anda okullarımızda yüzlerce Şafak, Atak, Kıvılcım vb. var. Onlar için de iyi bir ders olur. Tebrikler. Reşat Karabağ

    Cevap Yaz
  • Mehmet Çoban
    Mehmet Çoban

    Hikayenin konusu çok güzeldi. Ancak final güçsüz kaldı.

    Cevap Yaz
  • Mehmet Göden
    Mehmet Göden

    Herkesin az buçuk kendine yakıştırdığı kendisini yaşadığı öykü.. sağol anılarımızı yaşadık yine birazını tazeledik.Sağlıcakla kal sevgili dost.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (13)

İbrahim Şahin 2