yokluk bir suydu ve su kanatlarımın gölgesini bir kuğu şeklinde
dinlendirdiğim bir zaman
durdum önünde dağdan anıtların:
ey rölyefli haşmet!
büyüyor ürperiş emerek buhurlu sesimde biriken gözyaşları
ki baygın portakal bahçelerinde savrulmakta armadam
ve derinlerde
çok derinlerde kanıyor katran şarkınmalarım
duyacak kimse yok çünkü
rüzgârın boynuma kement vuran ellerini
ben Alp Er Tunga,
müzmin karanlıklara vurulmuştum
sarmal alevlerle öpüşürken
soyut göklerinde gölgeler
halkım mahpustu zincirlerinde Erlik’in
kasığımdan kan içmedeydi kara nemeler
lakin bir yengi şöleninde mahmurken albızlar
otadı acılarımızı Umay Ana
çığlıklar kopuyordu ardında kapıların
bir uğultu yırtılıyordu süt gölünde giderek
dikey ölüm ilahileri okunuyordu
uykusuz yüzlerin girdabında
ki Acuman’ı sürüngene çevirdik
Aynaların kanıyla sönerken tamu
ve fışkırdı topraktan
tutsak ırmakların hezeyanı
çıplak ve dumanlıydık
boz aygırlar sunup
çağırdık güneşi ve yağmuru
ve dirildi kül
kırk gün kırk gece yıldırımlarla
sonra yükseldikçe yükseldi Erlik katında homurtular:
‘kimdir bu döngüsel oyunumuzda bize zifir solutan!’
ve ben
yüksekçe bir tepeye çıkıp haykırdım savaşçılarıma:
-kan kokusu alıyorum göklerin
balçıklı tırnaklarından!!
ve zaman yalaz alevlerle emilirken
puralara binmişti kurt başlı ordum
sığır ayaklarıyla dövüyordu polat zırhlı felekleri
gökyüzünü yeniden boyuyordu mor zifoslar
sipahiler esrikti aygır terlerinden
güvez perçemlerini savurarak ağıyordu körmösler
yerden kara çorlar türüyordu
sanki Erlik’in gökleri parçalanmadaydı
sararmış bakışken kediler
ve ateşten gürzümü doğrulttum ıslak yıldırımlarına
ve apansız yüklendi cilde karanlığın huzmesi
ve kişnedi tüm stratuslar
ve kuşattı ufkumuzu pergel kan çizerek gözbebeklerimize
kıyamım tutmuşken tüm iklimi
yankılanıyordu kılıcımda
yazgımın görkemli hezimeti
apansız yarıldı gökler
korkunç narasıyla doludizgindi Erlik
alaz gözlerini dikerek gözlerime
dişetlerinden bir irin seli akıttı
uykularında bayıldı güzeller
küflü dumanlarda savrulurken ordum
durdum karşısında tüm çelimsiz heybetimle
lakin biçip geçti yüreğimi yalımlı bir çavun
ve boşluğa çakıldım acıyla kişnerken puram
hırıltılı bir kan kütledi gırtlağımdan önce
muğlâk ciğer parçacıklarım sızıyordu dişlerimden
kara gökler arza ilişiyordu
gözbebeğimde tutuşuyordu acun
ve kılıcı yaklaşırken hızla alın çatıma
son kez kederle baktım kıyılmış orduma…
Kayıt Tarihi : 2.12.2021 17:35:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Can Habip Türker](https://www.antoloji.com/i/siir/2021/12/02/besinci-od-yenilgiler-balbali.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!