Sormasınlar bana.
Bugün,
Hangi ayın kaçıncı günü olduğunu?
Saatlerin kaçı vurduğunu?
Kaybettim çünkü,
Zaman denen kavramı.
17 Haziran yada 28 Ağustos
Ne fark eder ki?
Arada karbon kağıdı varmış gibi
Yaşanmıyor mu her gün?
Söylemesinler bana.
Ağaçların meyve verdiğini
Yada son yapraklarını da kaybettiklerini.
Anlatmasınlar bana.
Tan yerinin ağarışını,
Güneşin nasıl battığını,
Martıların simit kapışlarını,
Ceylanların avcıdan kaçışlarını.
Bir haziran gecesi
Kaybettim gönül gözümü.
Seçemiyorum artık güzellikleri
Bahsetmesinler bana.
Aşktan, sevgiden...
Sevginin nelerin üstesinden geldiğinden
Yada herşeyi zamana bırakmanın gerekliliğinden.
Yaraların zamanla sarıldığından,
En iyi çarenin sadece zaman olduğundan.
Sormasın hiç kimse beni,
Kapatıp kalbimin tüm kapılarını
Kilidi içeriden kilitledim.
Çünkü,
İçeride boran var,
İçeride dinmeyen bir fırtına.
Aylardır da kurumadı
Okyanuslar taşıran nehir.
O kadar sağnağa rağmen
Bir türlü bitmedi
Küçücük bir kıvılcımla başlayan şu yangın.
Uzun cümleler kurmuyorum artık.
'Evet' yada 'Hayır'dan ibaret bütün cevaplarım.
'Belki'yle başlayıp 'Boşver'le son buluyor
Yarına dair tüm umutlarım.
Beklemesin boş yere dostlar
Bilmem ne zaman gelir
Özlemini duyduğum o Beşinci Mevsim
Belki bir gün,
Süpürüp sağnaktan kalan mutsuzluk kırıntılarını,
İçimdeki sokak lambasını onarırım.
Açıp bütün pencereleri
Müjdelerim döndüğümü martılara.
Yepyeni umutlarla bir şiir daha yazarım
Ve altına yeni bir adres ekleyip
Dağıtırım sevdiğim tüm dostlara.
Belki bir gün,
Emeklemekten bıkmış
Yürümeyi yavaş yavaş öğrenen bebekler gibi
Kalkarım ayağa.
Belki, sen tutarsın ellerimden.
Bakarsın beraber yürürüz.
Belki de,
Belki de bir gün...
Neyse!
Boş ver! ..
28 Ağustos 05
İzmir
Kayıt Tarihi : 29.8.2005 22:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Çok severek okudum, teşekkürler...
En iyisi bugünü yaşayıp ertelenenleri de zamana bırakmak galiba........
TÜM YORUMLAR (2)