Sonbahardı.
Bulutlar buğulu gözlerim gibi,
Ağlamaya hazırlanıyordu.
Yarım asırlık bir çınar,
Başı önünde,
Ağaçlara doğru yürüyordu…
Yapraklar sarı,
Dallar kuru,
Ağaçta yalnız bir kumru,
Kimsenin anlamadığı
Bir dilde ağlıyordu…
Yapraklar sarıya boyanırken,
Kuru dallar arasında,
Bir gül filizleniyordu.
Gül yaprak açıyor,
Yar gülüyordu.
İkisi birbirine,
Ne kadar da benziyordu…
Yol alıyor,
Başka iklimlere kuşlar.
Umutlar kalıyordu,
Bir başka bahara.
Böcekler kışa hazırlık telaşında,
Kendini boşluğa bırakan yapraklar,
İntihar ediyordu dallarda,
Yapraklara selam duruyordu
Ağaçlar ….
Güneş artık eskisi gibi ısıtmıyor,
Adını kazıdığım ağacı görüyorum,
Güneş gülümsüyor,
Isınıyor zenci yüreğim…
Kemale eren asırlık çınar,
Etrafında yoktu artık,
Gül deren yar.
Tüm mevsimler gibiydi aşkımız,
En çokta sonbahar…
Üzgündü mevsim,
Hüzün doluydu günler,
Yaprak döküyordu asırlık çınar,
Dibinde yalnız bir şair,
Bir şeyler arıyor gibiydi,
Maziye dair,
Bedeni yorgun,
Yüreği ihtiyar…
Rüzgârın peşine takılan,
Yaprak gibiydi ömür,
Ve bundan sonrası;
On üçüncü ay,
Beşinci mevsim,
Bambaşka bir diyar…
Hazan mevsimi geldi,
Göçüyorum kuşlar gibi,
Son yolcusunu bekliyor artık,
O “sessiz gemi” …
Şükrullah Yavuzer
Kayıt Tarihi : 6.5.2020 04:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)